
“İnsan mı yapay zeka mı?” Tüketici içeriğin kaynağını bilmek istiyor…
Teknolojik dönüşüm ivmelenerek artarken hem heyecanı hem de endişeyi aynı anda yaşatıyor. Ipsos’un “Global Trendler” ve “Gündeme Dair” araştırmaları, dünya genelinde ve Türkiye’de yapay zekâya yönelik bu çelişkili duyguları çarpıcı verilerle ortaya koyuyor. Ipsos’un 30 ülkede gerçekleştirdiği araştırmaya göre bireylerin yüzde 71’i teknolojiyi sorun çözmede kilit bir araç olarak görürken, yüzde 57’si teknolojik gelişmelerin “hayatlarını mahvettiğini” düşünüyor. Bu karşıtlık, özellikle yapay zekaya yönelik derin dilemmayı gözler önüne seriyor…
Türkiye’de yapaya zekaya olumlu bakış hakim ama…
Ipsos Türkiye CEO’su Sidar Gedik, bu ikilemi şöyle yorumluyor: “Yapay zeka bir yandan hayatlarımızı kolaylaştırıyor, diğer yandan etik, gizlilik ve istihdam gibi konularda önemli sorular doğuruyor. Heyecan ve endişe arasında gidip gelen bir toplumsal bilinçle karşı karşıyayız.”
Türkiye’de yapay zeka kullanımı geçtiğimiz yıla kıyasla iki katına çıktı. 2023’te üretken yapay zekayı kullandığını belirtenlerin oranı yüzde 12 iken bu oran 2025’te yüzde 23’e yükseldi. Her iki kişiden biri yapay zekayı bir fırsat olarak görürken, yüzde 44’lük bir kesim hâlâ tehdit algısı taşıyor. Dahası, her 10 kişiden 6’sı yapay zekânın “yapabileceklerinden korktuğunu” ifade ediyor.

“Üretken yapay zeka” hâlâ teknik bir terim
Araştırma Türkiye’de yapay zekanın bilinirliğini de detaylandırıyor. Genel yapay zeka kavramı her 2 kişiden 1’i tarafından tanınırken, “üretken yapay zeka” ifadesine aşinalık yalnızca yüzde 32 seviyesinde. Bu fark, terimin henüz gündelik dile yerleşmemiş olmasından kaynaklanıyor denebilir.
Coğrafya duyguyu belirliyor

Ipsos’un küresel verileri, ülkelerin yapay zekaya yaklaşımında kültürel farklılıkları da gözler önüne seriyor. Örneğin; ABD, İngiltere, Kanada gibi Anglosphere ülkelerinde endişe düzeyi heyecanın oldukça üzerinde. Avrupa’da daha temkinli bir denge varken, Güneydoğu Asya ülkelerinde belirgin bir heyecan gözlemleniyor. Japonya ise hem heyecan hem endişe düzeyi açısından nötr bir tablo çiziyor. Türkiye ise daha umutlu ve heyecanlı ülkeler arasında yer alıyor.
Tüketici içeriğin kaynağını bilmek istiyor
Yapay zekânın içerik üretiminde giderek daha çok yer alması, şeffaflık talebini beraberinde getiriyor. Katılımcıların yüzde 79’u, şirketlerin yapay zeka kullandıklarında bunu açıkça belirtmeleri gerektiğini düşünüyor. Ayrıca, insanlar hâlâ içeriklerin insan eliyle üretilmiş olmasını tercih etme eğiliminde.
Gelecek beklentileri: Kaygıyla umut bir arada…
Araştırmada dikkat çeken bir diğer nokta ise geleceğe dair beklentiler. Her ne kadar iş kayıplarına dair endişe taşıyanların oranı yüzde 25’ten yüzde 20’ye düşse de, Türkiye’de bireylerin yüzde 42’si mevcut işlerinin yakın gelecekte yapay zeka tarafından yapılabileceğine inanıyor.
Ipsos Türkiye CEO’su Sidar Gedik bu tabloyu “Hem kaygı doluyuz hem de hayranlıkla bakıyoruz. Yapay zekâdan birçok şey bekliyoruz, ama bunların olumlu olup olmayacağından emin değiliz. En azından kısa vadede güven sorunu oldukça yaygın ama faydalarını da görmek istiyoruz.
Tarihte belki de ilk defa entelektüel üretimi, düşünme işini makinelere ihale ettiğimiz bir çağa giriyoruz. Bir kırılma noktasındayız. Teknolojinin neler yapabildiği değil, insanların bu güçle ne yapmayı tercih ettiği geleceği şekillendirecek” sözleriyle özetliyor. Bu özet, bireylerin hem hayranlıkla hem de ihtiyatla yaklaştığı, modern dünyanın en kritik teknolojik sıçramasını özetliyor.
Araştırmanın Metodolojisi: Ipsos tarafından 30 ülkede Global Advisor çevrimiçi platformu ve Hindistan’da IndiaBus platformu üzerinden, 21 Mart Cuma ile 4 Nisan Cuma 2025 tarihleri arasında gerçekleştirilmiştir. Hindistan’da 18 yaş ve üzeri; Kanada, İrlanda Cumhuriyeti, Malezya, Güney Afrika, Türkiye ve Amerika Birleşik Devletleri’nde 18-74 yaş arası; Tayland’da 20-74 yaş arası; Endonezya ve Singapur’da 21-74 yaş arası; diğer tüm ülkelerde ise 16-74 yaş arası toplam 23.216 yetişkinle görüşme gerçekleştirmiştir.Örneklem, Japonya’da yaklaşık 2.000; Avustralya, Belçika, Brezilya, Kanada, Fransa, Almanya, Büyük Britanya, İtalya, İspanya ve ABD’de yaklaşık 1.000; Arjantin, Şili, Kolombiya, Macaristan, Endonezya, İrlanda, Malezya, Meksika, Hollanda, Peru, Polonya, Singapur, Güney Afrika, Güney Kore, İsveç, İsviçre, Tayland ve Türkiye’de ise yaklaşık 500 bireyden oluşmaktadır. Hindistan’daki örneklem ise yaklaşık 2.200 kişiden oluşmakta olup, bu kişilerin yaklaşık 1.800’ü yüz yüze, 400’ü ise çevrimiçi olarak görüşülmüştür.