İlk defa ajansta çalışmaya başlayan kişiyi kendini yabancı bir ülkeye ayak basmış gibi hissettiren 11 durum
Biliyoruz aranızdan hiçbiriniz daha çocukken, “Ben büyüyünce reklamcı olacağım annaaa” demedi. Ama hayat bu, büyüdük, okullar okuduk ve kendimizi bir anda reklam sektörünün içinde bulduk. Mesela ajanstaki ilk gününüzü hatırlıyor musunuz? Daha sektör hakkında çok fazla bir şey bilmezken girdiğiniz ajanstaki konuşmalar, yazışmalar, o koşuşturmaca size de sanki farklı bir ülkeye ayak basmışsınız gibi hissettirmedi mi?
Yılların reklamcılarını çömez yıllarına geri götürecek, sektöre yeni gireceklere ışık tutacak listemize şöyle buyurunuz o zaman. İşte Listelist‘in editörü Duygu Arslan‘ın gözünden ilk defa ajansta çalışmaya başlayan kişiyi kendini yabancı bir ülkeye ayak basmış gibi hissettiren 11 durum:
1- E-postalarda kullanılan FYI, ASAP, J’nin anlamı çözülmeye çalışılır
Her mail neden FYI ile bitiyor? ASAP da ne demek? J bir kod mu?
2- Patlangaçlı bir şeyler isteyen müşterinin aslında ne istediği çözülmeye çalışılır
“Çalışmanızı çok beğendik ama logoyu bir tık büyütsek, renkleri biraz soft çalışsak süper olacak. Ayrıca brief’te belirttiğimiz gibi patlangaçlı bir şeyler istiyoruz. Tşk, iyi çalışmalar J”
3- To-do’ların asla bitmediği, deadline’ın eş anlamlısının ajansta sabahlamak olduğu öğrenilir
Sana to-do attım, task’leri sana da assign ettim, onları kapatmadan bugün çıkmayalım lütfen, tişikkirler…
4- Brief’in her zaman “çok acil”, revizelerin “hemen” yapılması gereken şeyler olduğu akla kazınır
“Hedef kitlemiz yaşayan insanlar, ürünümüzün fiyatı 100 TL’den 99.99 TL’ye düştü hemen bir kampanya metni çalışalım. “
5- Toplantı dediğin “set” edilen bir şeymiş, vay be…
“Saat 3’e toplantı set ettim arkadaşlar, sizi meeting room’da bekliyor olacağım.”
6- Gün içinde en az 28 kere “kreatif” kelimesini cümle içinde kullanmazsanız Afrika’da bir çocuk ölüyormuş
Kreatif bir şeyler düşünelim, düşüneliiiiim, düşüneliiim……
7- Beyinler yanana kadar brainstorming yapmayanın taksi fişleri kabul olmuyormuş
Fırtınalar koparsa kopsuuuun….
8- Konkur öncesi stres, alınamayan konkur sonrası azarla yaşamaya alışılır
“Arkadaşlar bu konkuru ne olursa olsun almalıyız! Çok büyük müşteri, gerekirse bu hafta sabahlayın, bu işi halledin.”
9- Kristallik proje isteyen markanın hemen ardından diyeceği sözün “Bütçemiz yok yalnız” olduğu ezberlenir
Che’yi markalar çok yanlış anlamış: “Gerçekçi ol, imkansızı iste.” Ama sen isteme be markacım.
10- Konsernleri olan markanın engeyç olamama ve conversion endişeleri 6,5 saat süren kuru pastalı toplantıyla bile bastırılamayacağı anlaşılır
11- Her yetişkin iletişimcinin fıtratında PPI, PPC, KPI gibi sadece üç harfle iletişim kurmak olduğu öğrenilir
Pazarlama neydi? Pazarlama sevgiydi, pazarlama emekti.