
Genç kuşaklar iş hayatında maaştan çok amaç peşinde
İş dünyası yeni kuşakların beklentileriyle şekilleniyor. Deloitte’un 2025 Z ve Y Kuşağı Küresel Araştırması, genç çalışanların iş yaşamında artık yalnızca maaş ve kariyer basamaklarına değil; anlam, denge, gelişim ve zihinsel iyi oluşa odaklandığını ortaya koyuyor. 44 ülkeden 23 bini aşkın katılımcıyla yapılan araştırma, önümüzdeki yıllarda iş gücünün büyük bölümünü oluşturacak Z ve Y kuşağının, işverenlerden daha insancıl ve değer temelli bir yaklaşım beklediğini gösteriyor.
Deloitte’un 14. kez gerçekleştirdiği 2025 Z ve Y Kuşağı Küresel Araştırması, 44 ülkeden 23 bini aşkın katılımcının görüşleriyle genç nesillerin iş yaşamına dair beklentilerini ortaya koyuyor. Araştırmaya göre, önümüzdeki beş yıl içinde küresel iş gücünün yaklaşık yüzde 74’ünü oluşturması beklenen Z ve Y kuşağı, artık sadece gelir değil; işlerinde anlam, zihinsel iyi oluş ve dengeli bir yaşam talep ediyor.
Kariyer tercihlerinde “amaç” ön planda
1995-2006 doğumlu Z kuşağı ile 1983-1994 doğumlu Y kuşağı, kariyerlerinde anlam arayışını merkeze alıyor. Z kuşağının yüzde 89’u, Y kuşağının ise yüzde 92’si iş tatmini için “amaç duygusunu” kritik bir unsur olarak görüyor. Bir iş teklifini değerlendirirken anlamı “çok önemli” bulanların oranı Z kuşağında yüzde 54, Y kuşağında ise yüzde 53. İşinde topluma katkı sağladığını düşünmeyenler ise iyi bir gelir ve sağlıklı iş/yaşam dengesi sayesinde iş dışında fark yaratmaya yöneliyor.
Gençlerin yüzde 40’ı sürekli stres altında
Z kuşağının yalnızca yüzde 52’si, Y kuşağının ise yüzde 58’i zihinsel sağlık durumunu “iyi” ya da “çok iyi” olarak değerlendiriyor. Öte yandan, Z kuşağının yüzde 40’ı ve Y kuşağının yüzde 34’ü çoğu zaman stresli veya kaygılı hissettiğini söylüyor. Katılımcıların üçte biri için iş, başlıca stres kaynağı. Uzun çalışma saatleri, takdir eksikliği ve destekten yoksun iş ortamı bu baskıyı artırıyor. Genç çalışanlar, yöneticilerinin bu sorunları çözmede daha etkin rol üstlenmesini bekliyor.
Hızlı terfi değil, gelişim odaklı kariyer
Z kuşağı için hızlı yükselmekten çok iş/yaşam dengesi öncelikli. Liderlik pozisyonuna ulaşmayı birincil hedef olarak görenlerin oranı yalnızca yüzde 6. Ancak bu durum, hırs eksikliği anlamına gelmiyor. Mevcut işverenlerini tercih etme nedenlerinin başında öğrenme ve gelişim olanakları, iş/yaşam dengesi ve kariyer ilerleme fırsatları geliyor. Z kuşağının yüzde 70’i haftada en az bir kez yeni beceriler geliştirmek için zaman ayırırken, bu oran Y kuşağında yüzde 59. Her iki kuşak da iletişim, empati, zaman yönetimi ve sektörel bilgi gibi becerileri kritik görüyor. Öte yandan, yöneticilerinden yalnızca iş takibi değil; mentorluk, rehberlik ve ilham da beklediklerini vurguluyorlar.
Z kuşağının yüzde 31’i önümüzdeki iki yıl içinde iş değiştirmeyi planlıyor. Y kuşağında ise bu oran yüzde 17. Bu eğilimin arkasında sadakat eksikliğinden çok, daha iyi bir iş/yaşam dengesi, anlam arayışı ve yeni beceriler edinme isteği bulunuyor.
Yapay zeka fırsat ve riskleriyle gündemde
Z kuşağının yüzde 57’si, Y kuşağının ise yüzde 56’sı işlerinde üretken yapay zekâ kullanıyor. Veri analizi, içerik üretimi, proje yönetimi, strateji geliştirme ve risk analizi gibi alanlarda kullanılan bu teknoloji, gençler için iş kalitesini artıran ve dengeyi kolaylaştıran bir araç olarak öne çıkıyor. Ancak kaygılar da dikkat çekiyor: Z kuşağının yüzde 63’ü, Y kuşağının yüzde 65’i yapay zekânın işlerini ortadan kaldırabileceğinden endişe duyuyor. Her iki kuşağın yaklaşık yüzde 61’i ise gençlerin iş gücüne katılımının zorlaşacağını düşünüyor. Bu nedenle Z kuşağının yüzde 66’sı, Y kuşağının ise yüzde 68’i yapay zekâdan daha az etkilenecek alanlarda çalışmayı tercih edebileceğini belirtiyor. Geçen yıl bu oranlar sırasıyla yüzde 59 ve yüzde 52 seviyesindeydi.
Finansal güvence kaygısı öne çıkıyor
Deloitte raporuna göre Z ve Y kuşağının en büyük endişesi, son dört yıldır yaşam maliyetleri oluyor. Z kuşağının yüzde 48’i, Y kuşağının yüzde 46’sı kendini finansal açıdan güvende hissetmiyor. Her iki kuşağın yarısından fazlası ise maaştan maaşa yaşıyor. Bu kaygılar mutluluk düzeyini de olumsuz etkiliyor: Yaşam maliyetlerinden endişe duyan Z kuşağının yalnızca yüzde 36’sı, Y kuşağının ise yüzde 39’u son bir yılda kendini mutlu hissetmiyor. Katılımcıların yüzde 80’i, hem uzun vadeli finansal geleceklerinin hem de günlük harcamalarının yaşadıkları strese doğrudan etkisi olduğunu belirtiyor.
Bazı gençler yükseköğrenimden vazgeçiyor
Z ve Y kuşağı, eğitim sisteminin iş gücüne hazırlık konusunda yeterli olup olmadığını sorguluyor. Araştırmaya katılan Z kuşağının yüzde 31’i, Y kuşağının yüzde 32’si yükseköğrenim görmemeyi tercih ediyor. Z kuşağının yüzde 40’ı ve Y kuşağının yüzde 38’i, en büyük endişelerinin yüksek eğitim maliyetleri olduğunu söylüyor. Ancak bu tercih yalnızca maddi kaygılardan kaynaklanmıyor; üniversite eğitiminin iş hayatına hazırlık için yeterli uygulamalı deneyim sunup sunmadığına dair şüpheler de öne çıkıyor.
Çevresel hassasiyet davranışları şekillendiriyor
İklim krizi ve çevresel konular, Z ve Y kuşağının tüketim alışkanlıklarını da etkiliyor. Z kuşağının yüzde 65’i, Y kuşağının ise yüzde 63’ü son bir ay içinde çevre konusunda endişeli hissettiklerini belirtiyor. Benzer şekilde, Z kuşağının yüzde 65’i ve Y kuşağının yüzde 63’ü çevre dostu ve sürdürülebilir ürünler için daha fazla ödeme yapmaya istekli. Çevre duyarlılığı, kariyer kararlarını da etkiliyor; Z kuşağının yüzde 23’ü, Y kuşağının yüzde 22’si bir iş teklifini kabul etmeden önce şirketin çevresel etkilerini veya politikalarını araştırıyor.
Maddi güvence, kariyer gelişimi ve zihinsel sağlık bir bütün

Deloitte Türkiye İnsan Kaynakları Yönetimi Hizmetleri Lideri
Raporun çıktılarını değerlendiren Deloitte Türkiye İnsan Kaynakları Yönetimi Hizmetleri Lideri İlksen Keleş şunları söylüyor:
“Araştırma sonuçları, kariyer memnuniyeti ve nihayetinde mutluluğa ulaşma yolunda geleneksel kuralları ve eski yapıları aşan bir profesyonel kuşağın ortaya çıktığını gösteriyor. Finansal güvence, kariyer gelişimi ve zihinsel sağlık gibi konular birbiriyle bütünleşmiş durumda. Genç kuşaklar artık yalnızca bir iş değil, aynı zamanda bir değer ve anlam arıyor. Kurumların bu bütünlüğü sağlayabilen yapılar kurması, genç yetenekleri çekmek ve elde tutmak açısından hayati önem taşıyor. Z kuşağı ve Y kuşağı hırslı. Ancak onlar için başarı, mutlaka kurumsal merdivenin en tepesine tırmanmak anlamına gelmiyor. Hatta birçoğu üst düzey liderlik pozisyonlarına ulaşma motivasyonuna sahip değil; bu da gelecekte potansiyel bir liderlik açığına işaret ediyor olabilir. İşverenlerinden yüksek beklentileri var ve çoğu zaman, kariyer hedeflerine ulaşmak için iş değiştirmeyi tercih ediyorlar. Ancak birçok genç çalışan, yöneticilerinin beklentilerini tam olarak karşılamadığını ifade ediyor. Bu bulgular şirketlerin ve liderlerin, anlamlı iş, maddi güvence ve iyi oluşun birleştiği bir çalışma ortamları yaratmaları gerektiğini ortaya koyuyor.”