Gazeteciler hain mi, yoksa kahraman mı?
Haber: Sercan Meriç
Geçtiğimiz ay Cumhuriyet gazetesinde yer alan MİT TIR’larıyla ilgili haberler en az 7 Haziran seçimleri kadar gündemi meşgul etti. Gazetecilerle devlet erkanı bu haberle bir kez daha karşı karşıya gelirken, haberde imzası bulunan Can Dündar kimileri tarafından “vatan haini”, kimileri tarafında ise “basın kahramanı” ilan edildi. Peki, Cumhuriyet gerçekten başarılı bir gazetecilik örneği mi gösterdi, yoksa devlet sırlarını ifşa mı etti? Gazetecilikle “ajanlığı” ayıran ince sınır nerde başlıyor, nerde bitiyor?
Bir yanda hukuk ve baskı araçlarıyla gazetecilerin görev alanını sınırlamaya çalışan yöneticiler, bir yanda ise kamuoyunu bilgilendirmek için en ufak haber kırıntısı peşinde koşan, bu koşuşturmada kimi zaman kahramanlaşan kimi zaman ise ölümle burun buruna gelen gazeteciler… Bu fotoğraf basının ortaya çıktığı günden bu yana değişmedi. Özellikle 20’inci yüzyıl bu karşılaşmanın en önemli örneklerine sahne oldu. Vietnam Savaşı sırasında ABD yönetiminin kirli bir savaş yürüttüğünü haberleştiren duayen gazeteci Seymour Hersh hem Pulitzer Ödülü’nün sahibi oldu hem de ABD yönetiminin oklarını üstüne çekti. Keza Watergate skandalı dönemin ABD Başkanı Richard Nixon’un istifasına yol açarken, İran’a ambargo uygulandığı sırada yine ABD yönetimiyle İran’ın silah ticareti yapması dünyada bir şok etkisi yarattı. Avustralyalı gazeteci Julian Assange’ın editörlüğünde yayınlanan Wikileaks belgeleri de ABD yönetiminde çok sert bir tepkiyle karşılandı. Diplomatik belgelerin ifşa edildiğini öne süren ABD yönetimi Assange’ı ajanlıkla suçladı ve dava açtı. Görüldüğü gibi, bir yanda bu tip haberlere imza atan gazeteciler basın kahramanı ilan edilirken, bir yandan da bazı devletler tarafından ajanlıkla suçlanıyor? Bu durumun son örneğine geçtiğimiz günlerde tanık olduk. Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar’ın imzasını taşıyan “İşte Erdoğan’ın yok dediği silahlar” başlıklı haberi MİT TIR’larıyla ilgili spekülasyonları tekrar gündeme taşıdı. Dündar, başta Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere devlet katından oldukça sert bir tepkiyle karşılaştı. Hatta Erdoğan, şahsi olarak Can Dündar hakkında yaptığı haberden dolayı suç duyurusunda bulundu. Peki, Can Dündar’ın yaptığı haber gerçekten gazetecilik miydi, yoksa devletin gizli bilgilerini ifşa etme suretiyle yapılan bir ajanlık faaliyeti miydi? Konuyu gazeteci Aslı Aydıntaşbaş, diken.com.tr yazarı Levent Gültekin, Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) Genel Sekreteri Mustafa Kuleli ve Türkiye’nin önde gelen basın hukukçusu Fikret İlkiz’e sorduk…
Ayrıntılar Marketing Türkiye’nin Temmuz sayısında…