“Birbirimizi dünden daha çok kucaklamalıyız”
Birçok başarılı çalışmayla izleyicilerin kalbinde taht kuran oyuncu Kenan İmirzalıoğlu TOTAL’in “Türkiye’nin enerjisi güzel” sloganıyla başlattığı kampanyasının reklam yüzü oldu.Bu iş birliğinin detaylarını dinlemek için bir araya geldiğimiz İmirzalıoğlu özellikle içinde bulunduğumuz dönem için çok doğru bir proje olduğunu belirterek TOTAL’in her kesimi kucaklayan ve birleştirici mesajın ağırlığını taşıyabilen bir marka olduğunu söylüyor ve ekliyor “Birbirimizi dünden daha çok kucaklamalıyız.”
Sizi reklam filmlerinde çok sık görmüyoruz. Teklif edilen projeleri hangi kriterlere göre değerlendiriyorsunuz?
Bu soruyla karşılaşınca fark ediyorum ki reklam projelerini, dizi ve film projelerinden çok da ayrı değerlendirmiyorum. Projenin senaryosuna, dünyasına ve bu dünyanın benimle nasıl bir ilişki kurduğuna bakıyorum. Markayı öne çıkarmak uğruna, samimiyeti ve gerçek duyguları arka planda bırakmayan projeleri tercih ediyorum.
Yüzü olmayı kabul edeceğiniz markada hangi özellikleri arıyorsunuz?
Markanın güvenilirliği ve halkımızdaki algısı çok önemli. Sevilmeyen, sempati duyulmayan ya da insanları üzen bir markayla çalışmak istemem tabii ki. Bunun ekonomik olarak hiçbir karşılığı yok. Çünkü nasıl markanın müşterisiyle bir ilişkisi varsa benim de seyircimle bir ilişkim, özel bir bağım var. Her gün onların yüzüne bakıyorum ve günün sonunda mahcup olacağım bir işle karşılarına çıkmak istemem. İnsanlar “Sana güvendik Kenan Abi, niye böyle bir şey yaptın?” dese, verecek cevap bulamam. O yüzden markanın vadettiklerini yerine getirmesi, reklamda söylediklerini gerçekleştirmesi, yani her şeyin “reklam”dan ibaret olmaması çok önemli. Ayrıca markanın öz saygısı da benim için çok önemli. Kendine saygı duyan marka bunu kesinlikle müşterisine de yansıtıyor.
Proje teklifi size nasıl ulaştı? Kabul etmenizin nedenlerinden bahseder misiniz?
Açıkçası teklif geldiğinde tatildeydim. Okuduğum senaryo çok sıcak ve etkileyici gelmişti fakat nasıl uygulanacağı, nasıl çekileceği de çok önemliydi. Bunun merakıyla İstanbul’a döndüm. Reklam ajansında yaptığımız toplantıda; bu işin kreatif tarafında duran insanların fikirlerinin ne kadar senaryodaki duygunun esas öncelikleri olduğunu ve filmi tamamen bu hislerle çekeceklerine ikna oldum. İş birliği yaptıkları, bu duyguyu ortaya çıkartacak yönetmeni de görünce yola çıktık. Günün sonunda da bu memleketin ve tabii ki insanlarımızın ne kadar özel olduğunu, görmek için bakan gözlerin bu güzelliklerin değerini fark edeceğini, tüm farklılıklarımızla ve tüm renklerimizle kucaklaştığımızda doğan enerjinin büyüklüğünü anlatmak için işe koyulduk. Bu senaryo aslında alttan alta bize bunu da vadediyor.
TOTAL ile bu kadar uyumlu bir iş birliği yakalayabileceğinizi düşünür müydünüz?
TOTAL’in vizyonunu göz önünde bulundursak ortaya oldukça keyifli, içimize sinecek bir proje çıkabileceğini düşünmek açıkçası çok da zor olmazdı. Ancak izlediğimde bu kadar seveceğim, parçası olmaktan bu denli mutluluk duyacağım bir işe imza atacağımızı tahmin edemezdim. Bunu ilk andan itibaren netleştiren de aslında reklam ajansının bize sunduğu senaryo oldu ve tüm süreci fazlasıyla hızlandırıp kolaylaştırdı bence. Çünkü hikayede anlatılan Türkiye; hepimizin sevdiği, hepimizin yaşadığı bir Türkiye. TOTAL’in bu proje aracılığıyla vermek istediği mesaj, hepimizin ortak düşüncesini yansıtıyordu. Bu değerli mesajı; memleketin dört bir yanında her kesimden milyonlarca insanın hayatına dokunan bir markanın vermesi de hikayeyi daha anlamlı kılıyordu. Kenan İmirzalıoğlu otomobiliyle yolculuk yaparken her gün karşılaştığımız, Türkiye’nin güzel ve doğal anlarına şahit oluyor. Bu çok yalın ve güzel bir anlatıydı bence. Özellikle şu dönemde hepimizin hatırlamaya ihtiyacı olan bir durumdu. Oradaki Türkiye’ye ve birbirimize bu şekilde sahip çıkmak hepimize çok iyi gelecek. Şu anki enerjimizin kat ve kat üzerine çıkacağız. Buna adım gibi eminim.
TOTAL’in bu projeyi hayata geçirirken ortaya koyduğu vizyon hakkında ne düşünüyorsunuz?
Oldukça heyecan vericiydi gerçekten. Özellikle içinde bulunduğumuz dönem için çok doğru bir proje olduğunu düşünüyorum. Ben bu noktada mesajı veren markanın da verilmek istenen mesaj kadar önemli olduğu kanaatindeyim. TOTAL, bu coğrafyanın ve insanlarının güzelliklerinden, enerjisinden ilham alan; yatırımlarıyla, vizyonuyla bizi birleştiren Türkiye yollarında her gün daha fazla hayata enerji sağlayan bir marka. Durduğumuz istasyonlarda, çalışanlardan dinlediğimiz anılar, karşılaştığımız kareler bile yeni filmlerin konusu olabilir. O yüzden TOTAL bu her kesimi kucaklayan, birleştirici mesajın ağırlığını fazlasıyla taşıyabiliyor.
Kamera arkasında da dev bir ekip var… Nasıl geçti çekimler?
Ben, özellikle bu senaryoyu yazan arkadaşların eline sağlık, diyorum. Yazan arkadaşlarla beraber tabii filmi hayata geçiren, ete kemiğe büründüren yönetmenin de hikayeye nasıl baktığı, neler kattığı çok önemliydi. Yönetmenimiz Ozan Yalabık, ekibi ve görüntü yönetmenimiz Türkiye’nin dört bir yanından, köyünden şehrine, gencinden ihtiyarına çobanından girişimcisine kadar herkesin hayatına dokunan samimi kesitler yakaladı. Çok şükür ki senaryo, yönetmen ve markanın uyumuyla ortaya güzel bir iş çıktığını, ilk toplantıda kurduğumuz hayallerin şimdi tamamıyla ekrana yansıdığını düşünüyorum. O yüzden bu reklamda emeği geçen herkese tekrar teşekkür etmek istiyorum.
“Türkiye’nin enerjisi güzel!” söylemi sizin için ne ifade ediyor?
Türkiye’nin enerjisi gerçekten güzel. Baktığımız zaman bu topraklarda, aslında Batı medeniyetinde çok da şahit olamayacağımız bir duygular ve değerler bütünü görüyoruz. Evet, maalesef her gün bunların tersine şahit oluyoruz. Kadınlarımıza karşı şiddet, hayvanlara yapılan işkenceler… Ve kötü olan daha çok ilgi çekiyor, hafızalarda daha kuvvetli bir yer ediniyor. Ama bizim memleketimiz bunlardan ibaret değil. Biz bunları onaralım, iyileştirelim, bir an evvel tedavi edebilelim diye haberlere çıkarıyoruz, takip ediyoruz, gündemde tutuyoruz. Düzeldiği ana kadar da tutmalıyız. Ama bir diğer yanımız olduğunu da unutmamalıyız. Madalyonun öbür yüzünde ve yine bu memlekette; dünyanın hiçbir yerinde göremeyeceğimiz bir yardımseverlik, misafirperverlik, “İyilik yap, denize at” duygusu var. Bunlar yok olmadı, yine bu memlekette var. Bu bizim ruhumuzda var. Belki İstanbul’da, şehir hayatında bazen bunalıyoruz ve bu değerlerden uzaklaştığımız hissine kapılıyoruz. Ama birbirimize pozitif katkıda bulunduğumuz her an, bu yönlerimizin ne kadar hızlı canlanabildiğini de fark ediyoruz. Tekrar gerçek değerlerimizi kucakladığımızda, dayanışma ve birlik olma duygularına odaklandığımızda enerjimiz çok daha yükselecek. Herkes dönüp kendine bakarsa, herkes işini en iyi şekilde yapmak için daha da fazla çabalarsa gücümüz zaten artacak. Çünkü Türkiye’nin enerjisi gerçekten güzel, gerçekten çok özel. Yeter ki bunun derdinde olalım.
Projenin bu anlamda duygularınıza tercüman olduğunu söyleyebilir miyiz?
Kesinlikle… Bu reklam filmi, işte az önce bahsettiklerimi anlattığı için hepimizi bir araya topladı. Herkes fedakarlık yaptı ve memnuniyetle daha fazlası için çalıştı. Ekip zorlandı belki ama günün sonunda bu hisleri doğru bir şekilde aktarabilmek için gerçekten değerdi. Reklamın çok ötesinde; şu anda hepimizin ihtiyacı olan bir enerji, hepimizin ihtiyacı olan bir duygu oluştu. Dünyanın ne kadar acımasız olabildiğini görüyoruz ve kenetlenmemiz gerektiğini biliyoruz. Biz o yüzden kendi içimizde acımasız olmamalıyız. Birbirimize karşı merhametimizi, şefkatimizi, empatimizi korumalıyız ve hatta daha da öne çıkarmalıyız. Biz birbirimizi dünden daha fazla kucaklamalıyız.
Reklam filminde, kâh bir şehir merkezinde kâh bir kasabada görüyoruz sizi. Çekim sürecinde neler hissettiniz
Memleketi seyircilerimize göstermek için yola çıktığımız çekim süresince ben de daha önce gitmediğim yerlere gittim. İnsanlarımıza anlatmak istediğimiz güzel anlara biz de bire bir şahit olduk. Ödemiş’in Birgi Köyü’nde kaldığımız akşam edilen hoş sohbetler, oranın yemekleri, insanların sıcaklığı… Kaldığımız konak hakikaten bizi yüz yıl evveline götürdü. Eski Türk beyliklerinin sokaklarında dolaşıyor gibi hissettik. Ki zaten Birgi Köyü, Aydınoğulları’nın merkeziymiş. Oradan yaylaya çıktık. Muhteşem bir hava vardı. Tabiri caizse oksijenden başımız döndü. Ardından Bozdağ Köyü’ne indik. Sanki bir Karadeniz köyü… O yüksek dağın zirvesinden bir Karadeniz köyüne inince resmen büyülendik. Bütün ekip çok etkilendi. İç Ege’de böyle bir yer mi varmış, dedik. Ve tabii ki o sarp dağın inişinde izleme şansı yakaladığımız gün batımı… Çok değerli ve unutulmaz anlara şahit olduk gerçekten.
Oldukça zorlu bir çekim süreci var ortada. Neler yaşandı, nasıl bir set ortamında çalıştınız?
Tabii, çekim süreci boyunca araba kullandım. Sonuçta Türkiye’ye ve Türkiye’nin anlarına şahit olduğumuz bir yol hikayesi. Ama oldukça güzel bir yolculuktu. Çekimi de öyleydi keza. Zaman zaman çok hızlı olmamız gerekiyordu. Zaman zaman da oldukça rahattık. Set ortamında gerçekten profesyonel, iyi hazırlanmış ve çalışmış bir ekip vardı. Herkes çok pratikti, ne yapılması gerektiğini biliyordu ve kendinden çok emindi. En önemlisi yönetmenimiz ne istediğini çok iyi biliyordu. Kafasında zaten filmi çekip bağladığı için sette belirsiz anlarımız olmadı. Biz gittiğimizde zaten birkaç gün çekim yapılmıştı. Toplanan işlerden herkes memnundu ve genel anlamda iyi bir enerji vardı. Bizle beraber sanki daha da yükseldi. Keza profesyonel taraftan baktığımızda biz çekim için iki gün düşünmüştük. Fakat günün sonunda dört günümüzü aslında sette geçirdik. Herkesin de derdi ne kadar para kazanacağından öte bu işi en iyi şekilde nasıl yapabileceğiydi. İnsanlar net bir şekilde adını koydu mu bilmiyorum ama bu düşüncede de yine senaryonun etkisi büyüktü. Çünkü herkes bu duyguyu mahcup olmadan en iyi şekilde çıkarmak istedi. Ben bunu çocuk oyuncular dahil tüm cast ekibinin de dublörlüğümü yapan arkadaşımızın da yüzünde gördüm. Gerçekten güzel bir senaryo, güzel bir duygu herkesi peşinden sürüklüyor ve herkesi iyi bir işi çıkarmaya daha da yaklaştırıyor.
Yakın zamanda sizi televizyon ya da sinema projelerinde izleyebilecek miyiz? Ufukta neler var?
Kısmet… İyi senaryo, herkesi gerçekten yerinden kaldırır. TOTAL’deki senaryoda biz bunu yaşadık. İnşallah bundan sonra da böyle heyecanlandıracak bir dizi, sinema projesi gelir. Vaktiyle hepsi olur diye düşünüyorum.