Ah biz kadınlar!
“Kadın olmak” deyince neler geliyor sizin aklınıza? Bizim için kadın olmanın türlü türlü tanımlamaları var. Mesela kadın olmak demek evde ya da işte güzel ve bakımlı olmak demek… Batı ya da Doğu fark etmeksizin “namusuna sahip çıkmak” demek… Kimi zaman meydanlara çıkıp “Benim bedenim, benim kararım” diye haykırmak demek. Kimi zaman ise tazyikli su sıkan bir TOMA’nın tam önüne geçip hızla gelen suyun karşısında göğsünü gere gere gülümsemek demek! Türkiye’de kadın olmak “anne” olmak demek! Hatta Türkiye’de kadın olmak 13 yaşında gelin olmak demek! İşte Türkiye’de kadın olmanın zorunlulukları böyle uzar gider… Bir de bu zorluklara eklenen iş dünyasının çetin rekabeti var ki işte onu hiç sormayın! O nedenledir ki Türkiye’de çalışan kadın olmak; yüksek, havasız plazalarda, bilgisayar karşısında ya da uçsuz bucaksız, havadar, masmavi gökyüzünden süzülen kavurucu güneşin atında çalışıp, didinmek demek ve tüm emeklerine rağmen erkeklere göre daha az maaş almak, hak edilen terfileri uzun yıllar beklemek demektir. Biz de kıran kırana verilen bu mücadeleyi ve kadın olmayı, sektörün profesyonel kadınlarından dinledik…
Ayrıntılar 1 Mart tarihli Marketing Magazine’de…