
adidas Originals, müziğin evrensel diliyle gençlerle buluşuyor
adidas Originals, sokak kültürü, moda ve sanatın kesişiminde yarattığı kültürel deneyimlerle gençlerin gündemini belirlemeye devam ediyor. Marka, müziği yalnızca bir iletişim kanalı olarak değil, kültürü büyüten ve yönlendiren bir alan olarak sahipleniyor. “The Sound of Superstar” projesiyle bu yaklaşımını yeniden gözler önüne seren adidas Originals’ın Türkiye’deki stratejisini ve kültürel yolculuğunu adidas Türkiye Kıdemli Pazarlama Direktörü Onur Demircan ile konuştuk.

adidas Türkiye Kıdemli Pazarlama Direktörü
adidas Originals uzun yıllardır sokak kültürünü, modayı ve sanatı bir araya getiriyor. Peki markanın müzik dünyasına yönelmesinin ardında nasıl bir strateji var?
Müziğin, modanın ve sanatın kesişiminde yer almak, bizim için stratejik bir tercih değil, adidas Originals’ın temel yapı taşlarından biri. Çünkü müzik de tıpkı spor gibi; insanları bir araya getiren, ortak bir enerji yaratan, sokak kültürünün ve yaratıcılığın en güçlü alanlarından biri. O yüzden adidas Originals’ın kültürle kurduğu bağın merkezinde müzik her zaman var. Müzik sadece bir iletişim kanalı değil, bu kültüre yön verenlerle, büyütenlerle aynı frekansta buluştuğumuz bir alan.
“The Sound of Superstar” projesi, adidas Originals’ın müzik ve kültürle bağını yeniden gündeme taşıyor. Bu etkinlik, markanın küresel iletişim stratejisinde nasıl bir yere oturuyor? Etkinliğin planlanmasının ardındaki içgörüler neler?
adidas Originals’ın gücü, kültürün nabzını tutarken, aynı zamanda o kültürün bir parçası olmaktan geliyor. Günümüzde gençlerle kurduğumuz bağ artık sadece ürünlerle değil, deneyimlerle ve onlara hissettirdiklerimizle de şekilleniyor. Gençleri heyecanlandıran, kendilerini ifade edebilecekleri deneyimler yaratmak ve onlara alan açmak önemli. The Sound of Superstar, tam olarak bunu yapıyor. Superstar’ın kuşaklara yayılan mirasını günümüz kitlesiyle buluşturarak geçmiş ve günümüz arasında bir bağ kuruyor. Ve bunu müzik dünyasının en önemli ikonu olan Superstar’ı müziğin evrensel diliyle aynı sahnede buluşturarak yapıyor ve herkese “kendi sesini duyurma cesareti” veriyor.

Superstar modeli, onlarca yıldır farklı kuşakların ortak ikonu. Siz de bu kadar köklü bir modeli günümüz gençleriyle buluştururken markanın “yenilik” ve “nostalji” dengesini nasıl kuruyorsunuz?
Superstar sadece bir ayakkabı değil, bir miras. Her kuşağın kendine göre yeniden tanımladığı, her dönemin ruhuna uyum sağlayan bir ikon. Bu dengeyi geçmişe saygı duyarak ama geleceği yeniden yorumlayarak kuruyoruz.
Koleksiyonlarımızda bu yaklaşımdan hareketle; mirasımızdan beslenirken, yeni teknolojilerle, yeni sanatçı iş birlikleriyle, yeni bir enerjiyle yol alıyoruz. Bu yılki “Superstar, The Original” kampanyası da tam olarak bu felsefeyi yansıtıyor. Globalde Samuel L. Jackson’ın sesiyle hayat bulan kampanya, Missy Elliott, JENNIE ve Anthony Edwards gibi farklı jenerasyonlardan isimleri bir araya getirerek orijinal olmanın zamansız gücünü anlatıyor. Çünkü Superstar’ın ilhamı ve enerjisi, her dönemde değişen kültürlere uyum sağlamak yerine, o kültürleri şekillendiren bir ikon olmaktan geçiyor.

Türkiye’de Clean Bandit, Dolu Kadehi Ters Tut ve M Lisa gibi üç farklı müzik tarzını aynı sahnede buluşturdunuz.Bu seçki, adidas Originals’ın “çeşitlilik” ve “kendini ifade özgürlüğü” mesajıyla nasıl örtüşüyor?
Çeşitlilik bizim için sadece bir değer değil, varoluş biçimi. The Sound of Superstar’ın İstanbul sahnesi de bu anlayışın çok güçlü bir örneğiydi. Müziğin her janrasını (türünü) sahiplenen adidas Originals bu sahnede de farklı janralara (tarzlara / türlere) yer vererek, genç yeteneklere de alan açmayı hedefledi. M Lisa’nın rap sahnesindeki özgün sesi, Dolu Kadehi Ters Tut’un alternatif ruhu ve Clean Bandit’in evrensel enerjisi… Farklı müzik türleri, farklı diller, farklı enerjiler aynı sahnede aynı ortak coşkuda buluştu. Bu da tam olarak adidas Originals’ın ruhunu anlatıyor: Herkesin kendi sesini duyurabildiği, kendini özgürce ifade edebildiği bir alan yaratmak. Ve bu deneyimi paylaşan herkesin de ilham aldığı bir müzik deneyimi yaşatmak ana hedeflerimizden biriydi.
Son dönemde genç tüketiciler markalardan yalnızca ürün değil, deneyim bekliyor. The Sound of Superstar gibi etkinlikler, adidas’ın deneyimsel pazarlama yaklaşımında nasıl bir rol oynuyor?
adidas olarak tüketicilerimize hikayenin parçası olabilecekleri ve hikayeyi onlarla birlikte yaşayacağımız deneyimler sunmayı hedefliyoruz. O hikaye de en güzel müzikle, sanatla ve gençlerle birlikte yazılıyor. The Sound of Superstar da tam olarak böyle bir projeydi, bir konserden öte adidas Originals topluluğunun müzikle, aynı ortak duygu ve heyecanla bağ kurduğu, aynı enerjiyi paylaştığı özel bir deneyimdi.
Önümüzdeki yıl için planladığınız yeni projeler ya da iş birlikleri var mı?
adidas Originals olarak amaçlarımızdan biri müziği sahiplenmek. Genç yeteneklere alan açmak ve adidas Originals kültürünün bir parçası olmalarını sağlamak. 2026’da da bu kültürel yaklaşımı büyütmeyi hedefliyoruz. Çünkü inanıyoruz ki kültür, paylaştıkça büyür. Ve biz o kültürü sadece izleyen değil, yön veren ve ilham veren bir parçası olmaya devam edeceğiz. Önümüzdeki yıl, müzik ve sokak kültürünün iç içe geçtiği iletişimlerimiz olacak. Originals’ın direksiyonunu biraz daha lokal iş birliklerine doğru çevirerek onlarla birlikte yeni hikâyeler yazmaya ve ilham vermeye devam edeceğiz.
