“Müşterilerin yüzde 61’i müzik çalan bir ortamda daha fazla yiyecek ve içecek tüketiyor”
Müziğin insan psikolojisine doğrudan etkisi, firmaların pazarlama stratejilerine de yön veriyor.Bilimsel araştırmalar müziğin insan davranışları üzerindeki önemli bir etkiye sahip olduğunu ortaya koyuyor. Günümüzde müzik eğlence amaçlı kullanımının yanı sıra markaların imajından çalışan verimliliğine kadar pek çok konunun şekillenmesini etkiliyor.
Müzik sayesinde tüketicilerin satın alma eğilimleri, marka sadakatleri de şekilleniyor. Bu durumun bilincindeki tüm şirketler ve markalar müziğe en az diğer konular kadar dikkat gösteriyor. Turizm de bu konudaki en bilinçli sektörlerin başında yer alıyor.
2009 yılından bu yana kapalı devre yasal müzik ve reklam yayını yapan SMG’nin Yönetim Kurulu Başkanı Gül Gürer Alimgil, turizm sektörünün tüketici ihtiyaçlarını doğru tespit etme ve uygun çözümler sunma noktasında müziğe ayrı bir önem verdiğine dikkat çekiyor.
Daha fazla müzik, daha fazla yemek!
Alimgil, müzik ve tüketici arasındaki ilişki hakkında: “Yapılan araştırmalar otellerde müzik çalınmasının müşteri sadakatini olumlu etkilediğini ortaya koyuyor. İngiltere’de yapılan bir araştırmanın sonuçlarına göre müşterilerin yüzde 78’i müziğin kendilerini daha rahat hissettirdiğini, yüzde 75’i otelin lobi, bar, restoran gibi bölümlerinde mutlaka müzik duymak istediklerini belirtiyor. Müşterilerin yüzde 61 müzik çalan bir ortamda daha fazla yiyecek ve içecek tüketeceklerini söylüyor” dedi.
Sadece otellerde değil tüm mekanlarda markanın imajıyla örtüşmeyen, profesyonel olarak seçilmemiş müzikler tüketiciyi olumsuz etki yaratıyor. Müziğin türü, yüksekliği ve temposu, oteldeki müşterileri rahatlatarak ya da tam tersi hüzünlendirerek ortamla kurdukları duygusal bağı doğrudan etkiliyor. Bu nedenle otellerde lobi, koridor, lounge alanı, kahvaltı salonu, restoran, SPA, spor kulübü, havuz ve bar gibi müşterilerin bulunduğu ortak alanlarda mutlaka müzik yayını yapılması gerekiyor.
Gül Gürer Alimgil, farklı saat ve mekanlarda çalınan müzikler için: “Oteller için her bölüme özel farklı müzik listeleri hazırlıyoruz. Lobide genellikle herkesin sevebileceği easy listening tarzında vokalsiz şarkılar kullanmaya özen gösteriyoruz. Restoranda lounge, soft caz tarzında müzikler öneriyoruz. Daha ritmik şarkıları ise genellikle havuz ve bar bölümünde tercih ediyoruz. SPA alanında ise insanları rahatlatacak zen-relaxing tarzda müzikler seçiyoruz. Gün içinde müzik yayını değişkenlik göstermesi gerektiğini de ifade eden Alimgil, şunları söylüyor: “Sabah saatlerinde daha hafif tempolu müziklerle yayını başlatıp ilerleyen saatlerde ve özellikle prime time dediğimiz saat dilimlerinde daha coşkulu, insanları iyi hissettirecek müzikler kullanıyoruz. Akşam saatlerinde ise yayınlarımızda yine günün yorgunluğunu hafifletecek müzikleri tercih ediyoruz. Hafta sonlarının dinamiklerini düşünerek bu günlere özel yayınlar da oluşturuyoruz.” dedi.