“2020 yılı, 2019’a göre ‘ev ödevlerimizi eksiksiz yaparsak’, nispeten daha olumlu bir yıl olacaktır” diyen TÜRKONFED Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Turan, Türk ekonomisinin pozitif bir ivme yakalamasının, kırılganlığın kaybolduğu anlamına gelmediğini belirtiyor. Turan iyimser bir tahminle 2020 yılında yüzde 3-4 bandında bir büyüme öngördüklerini ifade ediyor.
KOBİ’lerin tahsilat sorunları ekonomiyi kilitledi
✓ Geçtiğimiz yılın ikinci yarısında yaşadığımız kur şoku dalgasıyla finansal ve reel sektörde yaşanan dalgalanmalar, ekonomimizin bağışıklık sistemini güçlendirmemiz gerektiğini gösterdi. Yatırım ve tüketim harcamalarında ciddi daralmalar yaşandığı bu dönemde, ekonomimizin lokomotifi KOBİ’lerimizin, tahsilat başta olmak üzere ödeme sorunlarının ekonomiyi kilitlediğini gördük.
✓ Üst üste 3 çeyrek küçülerek, 20 yıllık tarihinde 4. kez resesyondan çıkışı, 2019 yılı üçüncü çeyreğinde gelen yüzde 0,9’luk büyümeyle sağladık. Büyümenin 2019 yılında yüzde 0,5 civarında gelmesi için son çeyrekte yüzde 3-4 bandında bir performansı yakalayacağımızı düşünüyoruz. 2020 yılı, 2019 yılına göre “ev ödevlerimizi eksiksiz yaparsak”, nispeten daha olumlu bir yıl olacak.
✓ Ekonomimizin pozitif bir ivme yakalaması, kırılganlıklarımızın kaybolduğu anlamına gelmiyor elbette. Bu paralelde iyimser bir tahminle 2020 yılında yüzde 3-4 bandında bir büyüme öngörüyoruz.
Faiz indirimi TL’nin ciddi kayıplar yaşamasını engelledi
✓ Bu yıl, Merkez Bankamızın art arda yaptığı faiz indirimlerinin dünyanın parasal genişlemeye girdiği döneme denk gelmesi yerel para birimimizin ciddi kayıplar yaşamasının önüne geçti. Bu konjonktüre olumlu baz etkisinin eklenmesiyle enflasyonun hızlı bir şekilde gerilemesine şahit olduk.
✓ Reel sektörü canlandırmak ve yatırım iştahını artırmak amacıyla gerçekleştirilen faiz indirimleri, kredilerin bir miktar toparlanmasını sağladı ve tahsilatlarda pozitif bir hava yarattı. Ancak bu etkinin sürdürülebilir olması için 2020’de reel sektörün kredi iştahının üretim, istihdam ve ihracata yansımasını sağlayacak yapısal ve ekonomik reformların da gerçekleştirilmesi etkiyi artıracaktır.
Özel sektörün yatırım iştahını arttırmalıyız
✓ 2019 yılında cari açık sorununun, cari fazlaya dönüştüğüne tanıklık ettik. Cari dengedeki iyileşmede 16 aylık bir süreçte mal ithalatındaki 50 milyar doların üstündeki azalma etkili oldu. Hizmet ihracatı ve özellikle turizm sektörünün performansı da bu dönemde cari dengedeki iyileşmeye destek verecek şekilde gerçekleşti.
✓ İşsizlik Türkiye’de en önemli sorunlardan biri. İnşaat sektöründe 500 bin kişi işini kaybetti. Özellikle genç işsizliğin yüzde 26,1’lere yükselmesi, 2020 yılında istihdam artırıcı politikaların acil olarak devreye alınması gereğini ortaya koyuyor. Özel sektörün yatırım iştahını artırmamız şart. İhracatımız artıyor ancak bu artış verimlilik olarak yansımıyor. Markalı, yüksek katma değerli üretim ve ihracat çıkış yolumuz.
Büyüme “gerek şarttır” ancak “yeter şart” değildir
✓ Tasarruf oranlarımızın düşüklüğü dış borç ihtiyacımızı artırırken, son büyüme rakamlarına baktığımızda tüketim talepli bir desteğin olduğunu görüyoruz. İleride risk yaratacak bu talebin üretim, yatırım ve iç ve dış pazar açılımlarıyla dengelenmesi büyümenin kalitesi ve sürdürülebilirliğini de destekleyecektir.
✓ Büyüme gerek şarttır ancak yeter şart değildir. Sürdürülebilir, kalkınmayla terbiye edilmiş, insana dokunan bir büyüme modeline geçmemiz gerekiyor. Kısa vadeli geçici pansumanlar yerine uzun vadeli kalıcı tedaviye ihtiyacımız olduğu açık. Dengelenme sürecinde, MB’nin elindeki politika araçlarının tek başına yetmeyeceği senaryosuna karşı da hazırlıklı olmak gerekiyor. Ne yaparsak yapalım, kapıları açan anahtar hukukun üstünlüğüdür.
“Demokrasimizi geliştirirsek ekonomimiz de gelişir”
✓ Ekonomimizin sağlıklı ve güçlü bir biçimde nefes alması, “yapısal ve ekonomik reformlar” ile bağışıklık sisteminin güçlendirilmesine bağlı. Hukukun üstünlüğü ve eğitim, çağdaş ve katılımcı demokrasi, fikir ve ifade özgürlüğü, kurumların bağımsızlığı ve özerkliğiyle liyakati esas alan bir sistemin inşası ekonomik reformların temelini sağlamlaştırır. Demokrasimizi geliştirirsek, ekonomimiz de gelişecektir.
✓ Günümüzde üretim ve sanayi, teknolojiyle dijitalleşme çerçevesinde şekilleniyor. Bu süreçte ne yaparsak yapalım odağımıza yüksek verimlilik ve yüksek katma değer artışı yaratacak üretimi koymalıyız. Vergiyi değil, üretimi artırmalıyız. Kayıt dışı ekonomiyle mücadele ederken, vergiyi adil bir şekilde tabana yaymalıyız. Ekonominin güven unsuru üzerine inşa edildiğini unutmadan, yatırım ortamını iyileştirip, istihdam alanlarını geliştirip, büyümenin kalitesi ve sürdürülebilirliğine odaklanan sanayi odaklı, kalkınma odaklı yeni bir ekonomik modele geçmeliyiz.
“KOBİ’lerin en önemli sorunu risk yönetime ve tahsilat”
✓ KOBİ’lerin finansmana erişimde orta ve büyük ölçekli firmalara göre, her zaman daha dezavantajlı olduğu göz önüne alındığında, finansman kaynaklarının pahalandığı ve azaldığı dönemlerde, işler KOBİ’ler için daha da zorlaşır. Türkiye ekonomisinin en önemli sorununun da risk yönetimi ve tahsilat olduğunu düşünüyoruz. Bu noktada alacak sigortasından teşvik ve kredilere, ödeme ve tahsilat sürelerinden finansmana erişime KOBİ’lerimizi önceliklendiren politikaların hayata geçirilmesi gerekiyor.
✓ Bu noktada TÜRKONFED olarak 2011 yılında ortaya koyduğumuz öneriyi son 2 yıldır da bir kampanyayla devam ettiriyoruz. “Önce Küçüğü Düşün” ilkesi çerçevesinde belirlenecek 2020 politikalarının ekonomimizin dengelenmesine de destek sağlayacağına inanıyoruz.