Geçtiğimiz günlerde sürpriz bir açıklama yapan GREY EMEA Türkiye’deki dijital ajansı 41?29! ile GREY İstanbul’un birleştiğini ve bu birleşmenin sonucu olarak da 4129Grey adını aldığını duyurdu. 4129Grey’in CEO’luk görevini üstlenen Alemşah Öztürk’e göre bu gelişme Türk reklamcılığı adına bir devrim! “4129Grey, dijitalin artık ‘çocuklar bir şeyler yapıyorlar’ şeklinde anlaşılmadığının ve markalar tarafında da ana mecra olarak kabul edildiğinin en büyük göstergesi” diyen Öztürk’e birleşme sürecinin detaylarını konuştuk.
GREYTürkiye ve 41? 29!’un “4129Grey”e dönüşme süreci nasıl gerçekleşti? Süreci hazırlayan gelişmeler nelerdi?
Son bir yıldır GREY network’unun global ekibiyle beraber, GREY’in dijital dönüşümünü yapmak için çalışıyorduk. Bu süreçte asıl amacımız, GREY’in dijital kaslarını global anlamda güçlendirecek ve olduğu her ülkede dijital anlamda da başarılı ve rekabetçi olabileceği bir yapıya geçirmekti. Bu süreci tamamladık ve global stratejimizi üst yönetime sunduk. Sonrasında biz tam bu konuda aksiyon planı çalışırken, GREY İstanbul ile bir yönetim değişikliğine gidileceği bilgisi bize geldi ve önerdiğimiz stratejiyle ve yönetim değişikliği sürecini beraber yönetmemiz ve yeni bir ajans modelini tasarlanmamız istendi. Açıkçası bizim için de şaşırtıcı oldu ve son iki-üç haftaya kadar böyle bir şey aklımızda yoktu. Uzun uzun üzerinde düşünerek karar verdik ve görevi Güray’la beraber üzerimize aldık. Bu sürecin içinde tabii ki global anlamda dijitalin büyümesi, her pazardaki müşterilerimizin gittikçe daha çok platform bağımsız çözümler istiyor olmaları ve dijital alanlardaki yetkinlik konusunda ajanslarını zorlaması da etkili oldu.
“4129Grey” nasıl bir iş yapış şekliyle, felsefeyle çalışacak?
Biz markaların iş problemlerini yaratıcılıkla çözen bir iletişim ajansıyız. “Bu ne demek?” derseniz, “Markanın problemi nedir?” sorusuyla yola çıkıyoruz, “Satışlarını mı arttırmak istiyor? Marka bilinirliğini mi yükseltmek istiyor? Yoksa yeni bir marka lansmanı mı yapacak? Marka özünü mü öğretmek istiyor yoksa kendi adına bir kitle mi yaratmak istiyor?” Önce bu soruların yanıtını markayla netleştiriyoruz. Arkasında da ikinci önemli soru geliyor; “Markanın bu istediği hedefi gerçekleştirebilmek için tasarlamamız gereken tüketicideki davranış değişikliği nedir?” Bu sorunun cevabı üzerinde strateji ve kreatif ekiplerimiz müşteri ekibimizle beraber çalışarak davranış değişikliğini tanımlıyor. Ve sonra son soru geliyor, “Bu davranış değişikliğini bu tüketici segmenti için hangi mecralar ve hangi yaratıcı yaklaşımla çözebiliriz?” İşte burada da artık platform (TV, Sosyal medya, mobil gibi) konuşulmaya başlanıyor. Yani biz işe “Size bir TV reklamı çekelim” ya da “Size bir viral yapalım” diye başlamayacağız, platform en son karar vereceğimiz konu olacak. Bu zaten markaların kendi iş planlarını yaptıkları, araştırma yaparak geldikleri yaklaşımdan çok da farklı değil. Ama ajans olarak markalarımızın iş problemlerini ne kadar anlarsak onlara o kadar daha iyi hizmet verebileceğimize inanıyoruz. Hedefimiz yeni yapıda bir-bir buçuk yıl sonunda “ge-leneksel” ve “dijital” kelimelerinin kullanılmaması, mecra değil, fikrin ve stratejinin öne çıkması…
Bu söylediğinizi nasıl gerçekleştireceksiniz?
Bunu yaparken de datayı da, teknolojiyi de, araştırmayı da, stratejiyi de, AR-GE’yi de, yeni ürün ve mecra tasarlamayı da var olan iletişim teknikleri kadar kullanacağız. 4129Grey, kası çok güçlü bir yapı. Müşterilerimizin de bunun zevkini çıkartmalarını istiyoruz. 41? 29!’un verimliğinin altında olan kendi geliştirdiğimiz süreç yönetimi yazılımlarımızı, sistemlerimizi de entegre edeceğiz, bu şekilde çok verimli, süreçlerin çok hızlı ve düzgün akabildiği, müşteri memnuniyetine odaklı ve yenilikçi, fark yaratacak bir ajans olmayı planlıyoruz.
Bu ve benzer birleşmeler sizce dijital-konvansiyonel ayırımının artık işlemediğinin bir göstergesi mi?
Tüketici de böyle bir ayrım zaten yok. Baktığı ekran var. Tükettiği içerik var. Eh, bu ayrım tüketici de yoksa, marka için de olmamalı. Sonuçta tüm markalar tüketicinin dikkatini yakalamaya çalışıyor. Biz 41? 29! olarak son iki yıldır zaten dikkat ekonomisinin ne kadar önemli olduğunu markalarımıza ve sektöre anlatıyorduk. Bu yeni yapıyla beraber bunu daha yüksek sesle söyleyeceğiz. Tabii ki bu durum da dijital-konvansiyonel ayrımının çalışmadığının en büyük göstergesi. Çünkü markalar bugün tüm ajanslarına aynı brief’i veriyor ve bazen aynı platform için bile oluyor bu brief ( TV ya da event ). O yüzden, herkes 4129Grey’in nasıl gelişeceğine bakacak ve eminim ki bu anlamda birleşmeler de artacak.
Bu “dijital reklamcılar” için bir kırılma noktası olur mu sizce?
Bence fikir ve müşteri probleminin çözümü için doğru strateji nedir o önemli. Ben 18 yıldır dijitalin içinde olsam da dijitalin geldiği noktada artık öyle bir ayrım kaldığına inanmıyorum. Tabii ki teknoloji bilgimiz, tabii ki yeni mecralara olan yatkınlığımızın getirdiği bir avantaj var. Ama burada önemli olan, bireylerin ve ajansların hızlı adapte olabilen bir yaratıcı yaklaşım sahibi olabilmesi. Bunun dışında çok önemli bir konu, bu asla benim tek başıma başarım değil, bu göreve layık görülmem de 41? 29!’un içindeki 70 kişinin her birinin tek tek çok büyük etkileri ve katkıları var. Biz büyük, birbirine çok bağlı ve güçlü bir ekibiz. Benim şansım bu insanların çalışmak için bizi seçmiş olmaları ve bana güvenmeleri. “Dijital reklamcılar için bu bir kırılma noktası olur mu?” Kesinlikle! Wired’da çok sevdiğim bir yazı var, orada da dediği gibi yeni nesil CEO’lar tasarım ve yaratıcı kökenli olacak. Hem çalışma kültürü olarak daha takım çalışması ve şeffaf çalışmaya yatkın oluyoruz, hem de farklı bir bakış açımız oluyor. Bu anlamda sektöre yeni bir nefes getireceğimizden eminim dijital reklamcılar olarak.
Marketing Türkiye Genel Yayın Yönetmeni Günseli Ocakoğlu‘nun Mayıs sayısında yayınlanan “Yeni ajans başkanları, yeni iş yapış biçimleri” köşe yazısına da buradan ulaşabilirsiniz.