Geçtiğimiz ay 16 yılı aşkın bir süredir çalıştığı Hürriyet gazetesinden sürpriz bir kararla ayrılarak 24 TV Ekonomi Müdürü olan Sadi Özdemir önümüzdeki dönemde haber kanallarındaki rekabetin büyük ölçüde ekonomi haberciliğinde şiddetleneceğini söylüyor. Yeni dönemde 24 TV’nin de bu alanda bir hayli iddialı olacağının altını çizen Özdemir Türk ekonomisinin geleceği konusunda ise oldukça umutlu, “Çok sayıda ‘stres testi’nden geçen Türkiye ekonomisinin ikinci büyük çıkış şimdi başlıyor” diyor.
Uzun yıllar Hürriyet’te çalıştıktan sonra 24 TV’ye geçtiniz. Hürriyet’ten ayrılış süresiniz nasıl başladı?
Hürriyet ekonomi servisine 2001 Şubat ayında başlamıştım. Yaklaşık 16,5 yıl çalıştım, bu sürenin 12 yılında “Ekonomi Müdür Yardımcılığı” görevini de ifa ettim. Aslında Hürriyet’ten son dört yılda iki defa kendi isteğimle ayrılmak istedim. İlkinde ülkemizin çok önemli bir kurumunda kurumsal iletişim müdürü olmam için teklif gelmişti ve şartları da her açıdan çok cazipti. Ancak o dönemde, gazete yönetimi kalmamı istedi ve çalışma şartlarımda ve mali çerçevede bazı iyileştirmelerde bulundu. Böylece bir süre daha devam kararı aldım. Sonraki ayrılma girişimim ise 2016 Mayıs ayında emeklilik şartlarımın oluşması üzerine oldu. O günlerde yine üst yönetimle yaptığımız görüşmede “Emeklilik işlemleri yapılsın ama aynı şartlarla devam etmeni isteriz” denildi. Ben de bir süre daha devam etme kararı aldım. Dolayısıyla bir kurumda bu kadar uzun süre çalışınca ayrılma süreci de böyle uzun olabiliyor. Bu yılın başlarında ise 24 TV’den şahsıma yapılan teklifi değerlendirme kararı aldım. Gazetecilikten, televizyonculuğa geçersem “Mesleğimde yeni bir heyecan kazanabilirim ve çok daha verimli çalışabilirim” diye düşündüm.
TV 24’e geçiş süresiniz nasıl gerçekleşti? Teklifi kabul etmenizdeki nedenler neler oldu?
24 TV Genel Yayın Yönetmeni Sayın Murat Çiçek ile uzun yıllara dayanan bir dostluğumuz var. Yaklaşık beş ay önce kanala ekonomi müdürü alacaklarını söyleyerek benden bir isim tavsiye etmemi istedi. Ben, önce “Tamam bir araştıralım” dedim. Ancak bir süre “Neden ben gitmiyorum, sonuçta 24 TV başarılı ve güçlü bir haber kanalı ve ekonomide çok güzel işler yapılabilir” diye düşündüm. Bir süre sonra “Ben gelebilirim” dedim. Murat Bey, benim Hürriyet’ten ayrılabileceğim ihtimalini pek düşünmemiş. “Sen gelebilir sen tabii seni isteriz” dedi ve bu konuda ciddi görüşme sürecimiz başladı, anlaştık. Hürriyet cephesinde ise artık benim için zaten atılacak adım kalmamıştı. Böylece Hürriyet’ten aslında 2016 Mayıs ayındaki emeklilik işlemleriyle ayrılırken tüm haklarını almış ve sadece bir yıllık yeni çalışan olarak bir kez daha ayrıldım.
Yazılı basından bir anda görsel medyaya geçişi yaptınız. Nasıl bir fark var iki taraf arasında?
Kesinlikle önemli farklılıklar var. İçerik süreci çok farklı. Ancak süreci çabuk öğreniyorsunuz ve önemli olan da içeriğin kalitesi. Gazetecilik deneyimi, birikimi, network’ü ise iyi bir televizyon habercisi olmak için çok büyük avantaj.
TV 24’te nasıl bir yayın stratejiyle içeriklerinizi oluşturmayı planlıyorsunuz?
24 TV’de çok güçlü ve heyecanlı bir kadro var ve şimdi biz daha güçlü bir ekonomi servisi oluşturup ekonomi haberlerine daha odaklı ve çok daha iddialı bir 24 TV için elimizden geleni yapacağız. Kadromuz büyüyecek. Eylül itibarıyla yeni yayın dönemine hazırlanıyoruz. Yönetimin ekonomi ekseninde yapılacak tüm çalışmalara, projelere güçlü bir desteği var. Bu destek bizim için çok önemli. Bence önümüzdeki dönemde haber kanallarında rekabet büyük ölçüde ekonomi haberciliğinde şiddetlenecek.
Ekonomi gazeteciliğinin geldiği noktayı nasıl değerlendiriyorsunuz? Geride bıraktığımız 10 yılda ekonomi gazeteciliğinde neler değişti?
Ekonomi gazeteciliğinde çok önemli tartışmalar yaşandı ve yaşanacak. Ancak, tartışmaların özüne bakarsak bence sağlıklı ve gazetecilik açısından olması gereken zeminde olduğunu görürüz. İçerik ve mecra tarafındaki değişim ve bu konuda geleceğin nasıl olacağı üzerine daha fazla kafa yormalıyız.
Türkiye’nin yüksek gerilimli dış politikası ekonomiyi nasıl etkiliyor? Sizce doğru bir çizgide mi ilerliyor? Yakın gelecekte bu durum Türkiye’yi ne yönde etkiler?
Bence “gerilimli dış politika” Türkiye’nin tercihi değil. Türkiye’nin dışarıdan içeriye doğru karşı karşıya kaldığı ve gayet başarılı bir karşı duruş sergilediği kaçınılmaz bir süreç bu… Çevremizdeki sorunların sorumlusu biz değiliz. Tam tersine sorun çıkmaması için son ana kadar diplomasiyi savunan bir dış politikamız oldu. Büyüyen sorunlara karşı en insani duruşu da yine Türkiye sergiledi. Önlenemeyen iç savaşların ve karışıklıkların sorumlusu olarak Türkiye’yi görenler aslında ciddi çelişki içinde. Türkiye ekonomisi ise kim ne derse desin, 1990’lı yıllara göre 10 gömlek üstün konumda. Bence Türkiye ekonomisinde ikinci büyük çıkış şimdi başlıyor. Çünkü akla bile gelmeyen çok sayıda “stres testi”nden geçtikten sonra çevresel stres her azaldığında çok daha güçlü ivmelenme göreceğiz. Bu yıl yüzde 5’in üzerinde büyüme gayet mümkün görünüyor, ihracat 155 milyar dolar hedefini aşacak. Tüm sektörlerde küresel pazarlardaki güçlü konumumuzu en zor dönemlerde bile korumayı başardık. Bu yıl turizmdeki büyük çıkış da buna örnek.
Medyayı okuyucu terbiye edecek
Sadi Özdemir
24 TV Ekonomi Müdürü
“Son yıllarda PR işi yapanların müşterilerinin her istediğini yapma kaygısıyla kendilerini de sıkıntıya soktuklarına şahit oldum. Markalar ya da şirketler cephesinde ise reklam ile PR’ı ayırt edemeyen tam tersine ikisini bir yürütmeye doğru evirilen bir yanlış anlayış güçlendi. Medya cephesinde de haberle tanıtım çoğu zaman karışmaya başladı. Aslında bu kaos ne kadar büyürse büyüsün ben bir süre sonra her kesimin yanlışlardan uzaklaşmaya çaba harcayacağına inanıyorum. Çünkü okuyucu, izleyici ya da tüketici bilgiye çok daha fazla kanaldan çok daha kısa sürede ulaşıyor ki asıl terbiye edici unsur onlar.”