
Yoksa, yoksa Korona beklediğimiz toplumsal tutkal mı?
Kendimi tutmasam, “Tükenmiş ruhlara can veren Korona, sen nelere kadirsin!” diye adeta sevinçle haykıracağım. Neden mi?
Kimse sırrına henüz eremedi ama şu bilincin altı da üstü de epey ilginç.
Korona kapımızı çalmadan önce başka, sonrasında bambaşka tepkiler veriyor.
FutureBright ZMET teknolojisiyle Türk halkının bilinç dışını kurcalamış. 800’den fazla derin metafor imgesinden bugünlerde 30’u “hey buradayım” demiş.
Bu 30’dan KALIP, NEGATİF KUVVET öne çıkanlar ama illa ki TERS KAYNAK varlığını epey hissettirmiş.
Ne demek bu? Kendini sıkışmış, yeteneklerini köreltilmiş, yeni hiçbir şey yapmak için heyecan duymayan bir toplumsal psikolojiden söz ediyor benzetiler. Ya Ters Kaynak ne demek? İçimizdeki enerjiyi dışa vuramıyoruz milletçe. Unutmayın dışa vurulamayan enerji adamın içini oyar.
Duygusal benliği kaybetmekten söz ediliyor, eyvah ki eyvah! Nerde o bizim “Enginlere sığmayan, bentleri aşan ruhumuz?” Yok, olmaz bizi biz yapanı kaybedemeyiz, kaybetmemeliyiz!
Peki, nasıl buraya geldik?
Uzmanlar bunun uzun zamandır günlük söylemlerden, kavgalardan, kutuplaşmaktan, ekonomik belirsizliklerden yorgun düşmüş olmanın sonucu diyor. Nereden geleceğini bilmediğimiz tehlikeler (deprem, çığ, yine deprem, göçmenler, şehitler ve yine deprem ve de nihayet Korona. Bitti mi, hayır her gün bir yenisi yine yeniden olabilir). En tehlikelisi de bilinmezlik! Nerden, ne zaman, ne gelecek kaygısı anksiyete yapıyormuş, anksiyete ruhen felç. Oysaki korku filminde kapının arkasındaki tıkırtıyı neyin yaptığını bildiğimizde daha az korkmuyor muyuz?
İşte şimdilerde Korona o tıkırtıyı yapandır. Görmesek de biliyoruz orada. Kanlı canlı değil ama kanatıyor, can alıyor. O halde düşman bellidir. Saldırın!
Bundan sonra M.Ö. ve M.S. gibi C.Ö. ve C.S. de diyeceğiz.
C.Ö.’sinde masa altına saklanan çoçuk-yetişkinler metaforuyla özdeşleşirken C.S.’den sonra kadim savaş tekniğimiz “Akıncı” ruhumuzla Vur-Kaç tekniğini kullanarak savaşacağız ama önce silahlar. “Kolonya, Tuvalet Kağıtları, Çamaşır Suyu” ve en gizli silahımız “Taharet Musluklarıyla” artık savaşa hazırız. Hem de “Şühedâ fışkıracak, toprağı sıksan, şühedâ” derken vatana giren her türlü düşmana karşı duranların şehadetini anlatan dizede de ifade edildiği gibi yurt dışından gelen bir düşmana aman vermek bize yakışmaz! Düşman vatana saldırıyor hem de tarihimizde çok kez savaştığımız, uzaydan dahi gözüken seddiyle bizi içeri sokmayan ama şimdi düşmanın kaynağı olan Çin’den.
Yoksa, yoksa Korona beklediğimiz toplumsal tutkal mı?
Sosyal medyada muhalifler hâlâ varsa da ülkenin ağırlıklı yüzdesi Korona’ya topyekûn savaş açtı bile. Bu şimdilerde kontrolü ele almakla özdeş. Kazanır ve ortak düşmana karşı birlikte galip gelirsek “damarlarımızdaki asil gücün” farkına varacağız ve bir daha asla kaybetmek istemeyeceğiz.
Şimdilerde ortak kararımız savaşın komutanı Sağlık Bakanımız Fahrettin Koca’dır. Ancak yarın Başkomutanımızın orduların başına geçmesini bekliyoruz.
Zaman düşmanı denize dökme zamanıdır ve ilk hedefimiz yine Akdeniz’dir.
İleri!
*Marketing Türkiye için Future Brigh özel bir çalışma yaptı. Aklımı tetiklediler, ben de yorumladım. Aklınıza sağlık Akan ve Kurtuluş.