Kids Marketing’de eğilimleri çocuklar belirliyor
Her sektörde yeni yıl öncesi geçen yıla göz atıp, gelecek yılın eğilimlerini tahmin etmek adettendir. Bu bize gelecekteki çalışmalarımız için zihin jimnastiği yapma fırsatı tanır. Kids Marketing tarafında işler biraz farklı olabiliyor. Çocuklara yönelik pazarlama ve iletişim planı hazırlamak için çocukları iyi gözlemlemek ve onların her daim evrim geçiren ilgi ve davranışlarını iyi anlamak gerekiyor. O yüzden bu yazıda daha çok eğilimleri asıl belirleyenlerin, yani çocukların nelerle ilgilendiğine değinecek, bu ilgilere doğru yaklaşım gösteren bazı örnekler vereceğim.
Öncelik aile ekonomisinde
Eğilimler ne olursa olsun, günümüzde ülkemiz ve dünyadaki piyasa koşullarında öncelik aile ekonomisinde. Bu konuda bir Fransız girişimi olan Capital Koala ve Mastercard’ın kampanyaları çok güzel birer örnek.
Capital Koala adlı girişim, Fransa’da çeşitli markalar ve e-ticaret siteleriyle işbirliğine gitmiş. Buna göre üye işyerlerinden yapılan alışverişlerdeki indirim miktarı toplamdan düşülmüyor, sisteme kayıtlı olan çocuğun mevduat hesabına havale yapılıyor. Böylece aile yaptığı alışverişlerle çocuğun tasarruf etmesini sağlıyor. Mastercard’ın çocuklara yönelik Osper kredi kartında ise ebeveynler çocuklarının kredi kartıyla yaptığı alışverişleri bu kart için geliştirilen bir mobil uygulama üzerinden takip edebiliyorlar.
Dijital etkileşimi göz ardı etmeyin
Dijital dünya dendiğinde bazı ebeveynlerin tüylerinin diken diken olduğunu tahmin edebiliyorum. Aslında bu bir paradoks. Bir yanda dijital içeriklerle dolu tablete/oyun konsoluna çocuk bakıcısı işlevi yüklerken, öte yanda çocukların kendilerini dijital ortama kaptırmalarına hayıflanıyoruz. Artık çocukların dijital ve fiziki dünyaların melezi bir ortamda yetiştiğini kabullenmemiz gerekiyor. Günümüzde çocuklar aksiyon figürler ve bez bebeklerden daha karmaşık oyuncaklara eğilimliler. Örneğin; bir mobil uygulama sayesinde iletişim kurabildikleri, yemek yedirebilip dans ettirebildikleri Furby onlar için gerçek bir oyun arkadaşı olabiliyor. Ya da Minecraft video oyununda çok oyunculu mod sayesinde dünyanın dört bir yanından oyuncularla sosyal etkileşime girmeyi tercih edebiliyorlar. Yaratıcı markalar çocuklarla olan iletişimlerinde dijital içerikleri göz ardı etmiyor ve çocuklarla aynı dili konuşup, gerçek dünyayla dijital dünyayı birleştirerek onlara ürünleriyle etkileşime girme imkanı sunuyorlar.
Deneyimi yaratıcı araçlarla sunmak
Etkinliklerimizde birçok ebeveynden duyuyoruz: Çocuklar dijital içeriklere yönelirken, artık daha az kitap okumaya başladılar. Çözüm aslında sorunun içinde: dijital kitaplar. Çocuk kitapları da dijitalleşmeden nasiplerini aldılar. Masal kitapları, boyama kitapları birer e-kitap veya mobil uygulama olarak karşımıza çıkmaya başladı. Belki de kitap ve teknoloji kullanımını birleştiren bu yaratıcı örnek bu konuya nasıl yaklaşılması gerektiğini daha iyi anlatacaktır: Brezilya’da bir yetimhane için düzenlenen Mensagens de Ninar adlı kampanyada, şehrin çeşitli noktalarında sokaktaki insanlardan birer cümle WhatsApp mesajını okumaları istenmiş. Bir programa kaydedilen cümleler bir araya getirilerek yüzlerce farklı sesin okuduğu bir hikayeye dönüştürülmüş. Bu hikaye bir akşam yetimhanedeki çocuklara dinletilmiş. Kampanyanın amacı hikaye dinlemenin bir deneyim olduğu, fiziksel bir kitaba sahip olmadan da bu deneyimin yaşanabileceğini göstermekmiş.
Çocuklar ‘çok hızlı’ büyüyor
Bir süredir görmediğiniz bir çocuğa “Ne kadar büyümüş” dediğinizde ebeveynlerinin yanıtı hazırdır: “Çok çabuk büyüyorlar!” Gerçekten de öyle. Günümüz çocuklarının yaşam tarzı onların her şeyi daha hızlı kavrayıp, daha hızlı büyümelerine yol açıyor. Araştırmalara göre 30 yıl önce Susam Sokağı dizisinin hedef kitlesi 4-7 yaş aralığı iken, günümüzde aynı içerik 2-4 yaş aralığına hitap eder hale gelmiş. Bu veriler ışığında çocukları daha etken hale getirmek, yaratıcılıklarını ortaya çıkarmaları için daha çok fırsat sunmak ve bu süreçte kontrolü onlara bırakmak gerektiği ortaya çıkıyor. İngiliz çocuk kitapları yayıncısı Hot Key Books tam da bunu yapmış. Yayınevinin Story Adventure adını verdiği projede çocuklar yazara hikâye hakkında fikirler vererek bir çocuk kitabının yazımına katkıda bulunmuşlar.
Bu aşamada Maker Hareketi denilen akımdan bahsetmemek olmaz. Maker Türkiye sitesindeki tanıma göre Maker Hareketi “ ‘Teknoloji’ ile ‘kendin yap’ kültürünün birleşmesinden oluşan, dünyada hızla yayılan bir akımdır”. Maker Hareketi’nde “yemek yapmaktan, model uçak yapmaya, elektronik devreler ve motorlar aracılığıyla yapılan bir model araçtan, 3 boyutlu yazıcılarla basılan ve üretilen her ürün, süs eşyası, takı, oyuncak aslında maker hareketi kapsamında, maker ruhuyla yapılmış kabul edilebilir”. Maker Hareketi’nin kapsadığı etkinliklerin ortak özelliğinin aile veya arkadaşlarla birlikte yapılabilecek aktiviteler oldukları dikkatinizi çekmiştir.
Deneyim aile merkezli olmalı
Eğilimler her coğrafyada ve dönemde farklılaşabilir. Bunu inkar edemeyiz. Kids Marketing’de değişmeyen eğilimse sadece çocuk odaklı değil, aileyi kapsayan deneyimler oluşturabilmek. Bu alanda markaların amacı, teknolojinin yardımıyla olsun olmasın, günlük rutinde ailenin bir arada olmadığı zamanı telafi etmek, birlikte mutlu olmalarını ve kaliteli zaman geçirmelerini sağlayacak deneyimler yaratmak olmalı.