KİD’ler için mesleki gelişim
Mesleğe yeni başlamış kurumsal iletişimciler, kariyerine kurumsal iletişimci olarak devam etmek isteyen diğer meslek mensupları ve bu alanda kariyer yapmak isteyenler için yeni bir eğitim programı başlamış. Bu konuda ne kadar yatırım yapılırsa yeridir…
Sabancı Üniversitesi’nin Yönetici Yetiştirme birimi EDU, kurumsal iletişim sektörüne yetkin ve donanımlı biçimde hazırlanmak, kariyerinde gerçek bir ilerleme kaydetmek isteyen herkes için bir eğitim programı sunmaya başlamış.
İlki geçen yıl düzenlenen programın adı “Kurumsal İletişim Sertifika Programı”… Bu konuda ne kadar yatırım yapılırsa yeridir.
Hedef kitle şöyle belirlenmiş: Kurumsal iletişim mesleğine yeni başlamış kurumsal iletişimciler, kariyerine kurumsal iletişimci olarak devam etmek isteyen diğer meslek mensupları (PR ajansı çalışanları, gazeteciler, reklamcılar, pazarlamacılar vb.) ve bu alanda kariyer yapmak isteyenler…
Sertifika programının koordinasyonunu Suat Özyaprak yürütüyor. Özyaprak iletişim alanında gazetecilik (Anadolu Ajansı, CNN Türk, Habertürk TV), PR ajansı (MPR ve kısa bir süre Bersay) ve Kurumsal İletişim Direktörlüğü’nden sonra (Sabancı Holding) şu sıra kendi danışmanlık şirketinde çalışmalarını sürdürüyor. Özyaprak, Kurumsal İletişimciler Derneği’nin de Kurucu Başkanı’dır…
Kurumsal İletişim Direktörleri (KİD) ile PR ve reklam ajanslarının aynı dili konuşabilmeleri; aynı hedefe kilitlenebilmeleri ve birbirlerini derinlemesine anlamaları çok önemli…
Oysa bugünkü genel tablo istenilenden hayli uzak… Bir yandan reklam ve PR ajanslarındaki “müşteri temsilcileri” (account directors) KİD’leri yetersizlik ve “kablo görevi” görmekle suçlayabilmekte, buna karşılık da KİD’lerin iletişim hizmeti aldıkları ajansları benzer itham ve tespitlerle eleştirebilmekteler. KİD’den müşteki olmayan ajans çalışanına, ajans çalışanını eleştirmeyen KİD’e rastlamak zordur…
Bu durum ise birlikte çalışmayı verimsizliğe itebilmektedir. Salt bu nedenle dahi bu program tüm KİD’ler ve KİD adayları için önemli bir ihtiyacı karşılamak üzere tasarlanmış.
Suat Özyaprak, bu program ile iletişim modellerinin kurum içi uygulama alanları ve biçimlerine, kurum politikalarına uyum sağlamasını; ama aynı zamanda kurum içindeki iletişim politikalarının tasarlanmasına ilişkin yetkinliklerin kazandırılmasını hedeflediklerini söylüyor.
Hepsi kendi alanında deneyimli ve kurumsal bilgiye sahip hocaların verdiği derslerin bazılarının başlıkları şöyle:
İç İletişim Stratejileri, İtibar Yönetimi ve Araştırma ve Ölçümlemesi, Algılama Yönetimi, KSS ve Sponsorluk İletişimi, Finansal İletişim, Tedarikçi Yönetimi, Medya iletişimi, Dijital İletişim Yönetimi, Sosyal Medya Yönetimi, Kurumsal İlişkiler, Sunum Becerileri, Stratejik Marka Yönetimi, Kurumsal İletişimde Editoryal Çalışmalar, Etkinlik Yönetimi, Kriz Yönetimi, Lider İletişimi…
İlk bakışta klişe gibi duran, her iletişim ajansının web sitesinde, verilen hizmetler sekmesinde sıralanan bu başlıkların KİD çıkışlı ve KİD’lerin ihtiyaçları doğrultusunda ele alınması, programı çok farklı bir boyuta taşıyor…
Ciddi firmaların Kurumsal İletişim bölümlerinde çalışan arkadaşları bu programa göndermeleri ve ilgili departmanlarına eleman alırken bu sertifikayı istemeleri, çok uzak bir olasılık değil…
VW bu kez ısı kalkanlarını çalıştırdı
Gündem Belirleme (Agenda Setting) için bundan daha iyi ve taze bir örnek bulmak zordur… Son yıllarda bünyesinde Audi, Skoda, Seat, Porsche, Bentley, Scania, MAN gibi markaları bulunduran VW Grubu’nun son yıllarda başına gelenler, pişmiş tavuğun başına gelmemiştir…
Önce dizel emisyon skandalıyla gündeme gelmişlerdi. Karbüratör karışımı için izin verilen yasal sınırları aşmak adına bilgisayarla ölçüm sisteminde yazılım sahtekarlığı yapmakla suçlandılar ve çok sayıda aracı geri çağırmak ve ciddi cezalar ödemek zorunda kaldılar.
Sonra Audi’ler de benzer bir sorunla karşılaştılar. Şimdilerde ise VW’nin 385 bin aracının bu kez başka bir nedenle geri çağıracağı belirtildi.
Alman Haber Ajansı’nın (DPA) haberine göre VW Almanya’da ürettiği 385 bin otomobili fren sistemlerindeki bir arıza dolayısıyla geri çağıracak. Geri çağırmanın faturasının 2,8 milyar dolar olması tahmin ediliyormuş.
Audi ve Skoda’lar da geri çağrılacaklar arasındaymış.
Buraya kadar işin iletişim boyutunda VW’nin geçen yıl krizi yönetememiş olmasının dışında yeni bir şey yok. Yeni olan şu haber:
“Alman devine uluslararası ödül!..
Volkswagen Ticari Araç’ın kullanıcılarının taleplerini daha iyi anlamak ve kişiye özel öneriler sunmak için geliştirdiği ‘Akıllı Ekranlar’ projesi, dijital iletişim çalışmalarının ödüllendirildiği uluslararası ‘En İyi Pazarlama Teknolojisi’ kategorisinde birinci seçildi.
Amerikan Holmes Report tarafından verilen ve iletişim sektörünün en prestijli ödüllerinden biri olan Sabre Ödülleri’nde, Volkswagen Ticari Araç’ın showroom’lardaki satış temsilcilerinin potansiyel araç sahiplerinin taleplerini daha iyi anlamak, analiz etmek ve onlara en uygun modeli, kampanyayı belirlemek için geliştirdiği ‘Akıllı Ekranlar’ projesi, ‘En İyi Pazarlama Teknolojisi’ dalında In2Sabre birincisi seçildi.”
Gündem Belirleme, kriz iletişiminin öncesinde “korunma” amaçlı başvurulan en önemli iletişim stratejilerinden biridir. Amaç bir tür “ısı kalkanı” oluşturmaktır…
VW’nin yaptığı da; biraz geç kalınmış olsa da budur…
Son olarak… İşin en ilginç yanlarından biri de marka dünyada zor günler yaşarken VW’nin Türkiye’de herhangi bir kriz yaşamamış olması. Çünkü ortada ne “itibar” adına bir “hasar” vardır, ne de “ticari” boyutta… Hasar yoksa da kriz yoktur zaten…
Teknoloji ve duyarlılık ekseninde Lacoste
Lütfen üşenmeyin. İnternetten Lacoste’un reklam filmi “Timeless”i bulun. İki tane var. İkisi de birbirinden önemli… İkisini de izleyin. Sonra bunların nasıl yapıldığını gösteren filmleri de izleyin…
Kullanılan olağanüstü, gelişmiş dijital sinema teknikleri nedeniyle değil. Duygusallıkla dijitalin birleştirilmesi için verilen teknik ve estetik uğraşın anlamlanamayan pratikler içinde nasıl hedefe ulaştığını görmek için izleyin…
Prodüksiyon ekibinin zaman içinde trenlerde, kostümlerde, saç stillerinde, aksesuardaki değişimi (tişörtler üzerindeki Lacoste ambleminin yıllar içindeki değişimine bile dikkat ederek) anlatmak için nasıl bir titizlik sergilediklerini ve bu titizliğin bir tek amaca hizmet etmeye kilitlendiğini izlemek büyük bir keyif. Çünkü yüksek teknoloji, sinemada genellikle şiddeti, görkemi, gücü anlatmak için kullanılmakta; aşkı, mutluluğu, yer çekimsizlik duygusunu değil…
Reklam ajansı BETC imiş. Prodüksiyonu Wanda adlı şirket yapmış. Yönetmen ise Seb Edwards olarak geçiyor. Hangisi müzikleri seçti bilmiyorum ama Max Richter’in “November”ını bu reklam filmini seyrettikten sonra farklı bir duyarlılıkla izleyeceksiniz… Bu arada Richter’in Sarajevo’sunu dinlemediyseniz çok şey kaçırdınız demektir…