İlle de fenomen olacaklara…
Sosyal medyada görünür olmanın, “like” almanın büyük önem taşıdığı şu günlerde, milyonlarca takipçi sayısına ulaşıp binlerce “like” almak, bir de üstüne festivallere, açılışlara davet edilmek, bedava gönderilen ürünleri deneyip anlatmak için para almak 20’li yaşlarındaki gençler için neden cazip anlamak çok da zor değil. Ancak, fenomenliğe hevesli gençlerin göremediği, daha yaşlılarınsa bu tip işleri küçümsedikleri için gözden kaçırdıkları bir nokta var: Herkes fenomen olamıyor
Takipçim olmadan ben bir hiçim.” 21 yaşındaki Amerikalı Jessy Taylor, 113 bin takipçili Instagram hesabı kapatılınca gözyaşları içinde çektiği videoda böyle söylüyor.
Videoda kullanıcı şikayetleri nedeniyle kapatılan hesabını geri almak için yalvaran Taylor’la Britanya’nın ünlü internet gazetesi The Independent görüşmüş. Taylor, 9-5 mesaisi olan bir işte çalışabilmek için hiçbir niteliğe sahip olmadığını söylemiş.
21 yaşındaki fenomenin YouTube hesabından paylaştığı video, 1.8 milyondan fazla kez izlenmiş. Taylor’ın yeni Instagram hesabı ise biz bu yazıyı yazarken yaklaşık 20 bin kişi tarafından takip ediliyordu.
Fenomen, influencer gibi isimlerle anılan bu yeni nesil “iş” gençler arasında çok popüler… Gençlerle bir araya geldiğimiz etkinliklerde bunu kendilerinden sıkça duyuyoruz.
Sosyal medyada görünür olmanın, “like” almanın büyük önem taşıdığı şu günlerde, milyonlarca takipçi sayısına ulaşıp binlerce “like” almak, bir de üstüne festivallere, açılışlara davet edilmek, bedava gönderilen ürünleri deneyip anlatmak için para almak 20’li yaşlarındaki gençler için neden cazip anlamak çok da zor değil.
Ancak, fenomenliğe hevesli gençlerin göremediği, daha yaşlılarınsa bu tip işleri küçümsedikleri için gözden kaçırdıkları bir nokta var:
Herkes fenomen olamıyor.
Evet, o videoları çeken, postları paylaşanlar herkes gibi görünüyor. Sofistike olmayan bir dille konuşuyor. Teknolojiyi, daha fazla değil yaşıtları kadar iyi kullanıyor. Yine de işin sonunda birileri fenomen olabiliyor, diğerleri olamıyor.
Fenomenlerin taşıdığı bazı ortak özellikler var:
- Zeki olmaları.
- Sıradışı düşünebilmeleri.
- Mizah kabiliyetlerinin yüksek olması.
- Akıllı olmaları (zekâ ile karıştırılmamalı) ki bu para kazanmayı da peşinde getirir.
- Dürüst ve samimi bulunmaları.
Kadir Has Üniversitesi İletişim Fakültesi, her yıl düzenlediği Yeni Medya Konferansı’nda bu kez fenomenliği ele almış. Konferansa fenomenleri de davet etmiş. Onlar da doğal olmanın bu “işte” en önemli özelliklerden biri olduğunu söylemiş.
Konferansta konuşan bir fenomen, “Marka tanıtımlarında sosyal medya hesaplarından insanları kandırmak, sadece fenomenlere zarar verir. Kişiler ürünleri bir defa satın alsa bile memnun kalmadıkları ürünleri bir daha almayacaklardır. Hem marka hem de fenomenler için doğruluk çok önemli” demiş.
İnternet fenomenliği, kelimenin tam anlamıyla bir fenomene ve iş koluna dönüştükçe konu üstüne akademik çalışmalar, araştırmalar da yapılıyor.
Kasım ayında, İşletme Araştırmaları dergisinde yayınlanan ve Müge Örs tarafından yazılan makale, “İnternet fenomenlerini neden takip ediyoruz?” sorusuna cevap arıyor. Örs’e göre; “Tüketiciler adeta arkadaşları ya da çevrelerindeki bir yakını gibi algıladıkları fenomenlerin tavsiyelerine güvenmekte…”
Business Insider Intelligence tarafından yapılan Influencer Pazarlaması 2018 araştırmasına göre; 2022’de fenomenler aracılığıyla yapılan bu tip pazarlama çalışmaları için 5-10 milyar harcanacağı öngörülüyormuş.
Yani, beğensek de beğenmesek de internet fenomenliği büyüyen bir iş kolu ve her iş kolu gibi kendine has özellikleri, püf noktaları var. O nedenle, eğer çok istiyorlarsa gençlere kendilerine “uzmanı” olacakları bir alan bulmaları ve bunu kendilerine has biçimde anlatmalarını tavsiye ediyorum. Yoksa bu gözler ne çok komedyen gördü, hiçbiri Cem Yılmaz değildi…
Kızılay 150 yaşında
868 yılında kurulan Kızılay, haziran ayında kuruluşunun 150’nci yılını kutlamaya başladı.
Bu kapsamdaki etkinliklerden biri sosyal sorumluluk ve insani yardım konusunda farkındalık ve duyarlılığı artırma amacıyla tasarlanan “Hilâl-i Ahmer Koleksiyonu”… Pek çok sanatçı, ünlü, öğrenci ve hayalini yansıtmak isteyen kişi tarafından tasarlanacak olan çalışmalar, bu koleksiyon kapsamında sokaklarda sergilenecek.
150’inci yıla özel bir diğer çalışma olan reklam filmi de yayınlanmaya başladı. Kızılay gibi “özel”, hatta özelden de öte “hayati” işler yapan bir kurumun kendini, itibarını, çalışmalarını temsil etmesi için yaptırdığı bir reklam filminin de buna yakışır olması gerekir. O nedenle filmi bu gözle ve dikkatle izledim.
Çok başarılı ve Kızılay’a yakışır buldum. Hem film için seçilen tarihi sahne ve kimlikler hem de çekim tekniği bakımından özenli bir iş var elimizde. Tek planda çekilen reklam filminde dramatik yapı çok iyi kurulduğu için filmin akışı hiç bozulmuyor. Yönetmen Serter Tırmık’ı tebrik etmek gerekir.
Sanat yönetimi, film için seçilen renk paleti ve müzik. Hepsi birbiriyle uyum içinde anlatıyı kuvvetlendiren ve tek tek çok başarılı ögeler. Reklam müziği için besteci ve piyanist Anjelika Akbar’ın seçilmiş olması bile aslında yeterli. Metin yazarları Emre Ünaylı ve Semih Türkmen’in yalın anlatımı, oyuncu Ahmet Mümtaz Taylan’ın sesiyle deyim yerindeyse “hayat bulmuş”.
Marko Paşa ve diğer kurucuların görüntüleriyle başlayan film, Kızılay’ın 1. Dünya Savaşı’nda bugüne kadar süren ülke içinde ve uluslararası çalışmalarının bir özetini sunuyor.