Geleneksel kreatif öldü, yaşasın deneyim!
Bugüne kadar hep iletişim dünyasının değişim hızından, alttan gelen yeni kuşakların farklı beklentilerinden ve pazarlamadaki uyum sürecinden bahsettim. Bu baş döndürücü değişime ayak uydurmak isteyen ajansların çok hızlı hareket etmesi gerektiğini vurguladım. Ama değişimin etkilerinin bu kadar hızlı ve etkili olacağını beklemiyordum. Artık “tek yönlü geleneksel ajans” ya da “sadece kreatif ajans” kavramları yeterli değil. Geleneksel yaratıcı ajanslar günümüz dünyasında çok zorlanıyor. Yaratıcı ama gerçek tüketici deneyiminden uzak olan beyinler sahada etkili olamıyor. Reklamverenlerin talebi yeniden şekilleniyor. Eskiden reklamcılar önce slogan hazırlar, sonra ona uygun görsel içerik üretir, en sonunda da filmi çekip pazarlama birimine dağıtırdı. Şimdiyse kreatif ajansa dönerek “Sosyal medyadaki kampanyamıza uygun görsel ve slogan bulun… Ya da boş verin biz bir hashtag atar geçeriz vakit kaybetmeyelim” gibi dönüşler oluyor. Yaratıcı ajansların en büyük aseti olan “kreatif direktörler”in tahtını zıpır sosyal medya uzmanları ve yapay zekanın yönettiği Big Data yazılımları sallıyor.
Sektör iki kutba ayrıldı
Aslında bu çekişme sadece ajansları kapsamıyor, çok daha derinliği olan bir konu. Sektör dijital ve gerçek deneyim olarak aslen iki ayrı kutba ayrıldı. Artık üzerine düşünülmüş yaratıcı bir slogan, harika çalışılmış bir görsel değil; müşteri faydası ve doğru zamanda doğru yerde olabilme fark yaratıyor.
Çok para harcanmış bir outdoor kampanyası, insanlar hızla önünden geçerse güme gidebilir. Bugünlerde Las Vegas tatili için plan yaparken Instagram hesabınızda bir anda beliren sponsorlu otel içerikleri tüketiciye ulaşmada çok daha etkili. Çünkü sektörde başarıya giden yol doğru zamanda doğru yerde olmaktan geçiyor.
Big Data ile doğrudan ihtiyaca yönelik reklam göstermek varken neden tüketicilerin ilgisini çekmeyecek reklamlara yatırım yapılsın ki… Kaçımız halen geleneksel televizyon izleyicisiyiz? Kaçımız trilyonlarca lira para harcanan TV reklamlarını zap yapmıyoruz? Dünyanın artık neredeyse tamamı IPTV ya da on-demand dijital platformlara geçti. Ülkemizde de “Fi” gibi internet dizileri reyting rekorları kırıyor. İzleyiciler olarak sabit reklamları artık atlıyoruz. Bu durumda ürün yerleştirme ön plana çıkıyor. Reklamverenler markalarını tanıtmak için programın akışı içinde yerleştirilen ürün deneyimlerini tercih ediyor.
Ürün yerleştirmede iki örnek
Ürün deneyimleri kreatif ajans dokunuşlarıyla değil, markalar ve yayıncı kuruluşların profesyonel satış ekipleri arasında gerçekleşiyor. Profesyonel ürün deneyimine bir örnek olarak “Fi”deki Vodafone reklamlarını gösterebilirim. Çok iyi saklanmış kırmızı Vodafone Freezone şeridi, ustaca hazırlanmış canlı müzik performanslı içerikleri… Kırmızı her sahnede izleyicinin bilinçaltına işliyor. Öte yandan Samsung’un çalışmalarını çok zorlama buldum. Ürün tanıtımı çok göze sokuluyor; yaratıcılıktan uzak olan çalışma dizinin yayın akışındaki deneyime ket vuruyor. Hararetli bir tartışma ortasında “aaa Samsung dolabımın üstün saklama ve genişletilebilir su özelliğiyle ben önce poşetleri yerleştireyim sonra kavgamıza devam ederiz” gibi komik bir tablo çıkıyor ortaya. İşte bahsettiğimiz değişime uyum sağlamak bu noktada geçiyor. Hayatın içinde deneyim sunabilmek…
Bu değişime ayak uyduran ajanslar var elbette. Özellikle global ajanslar artık in-house deneyim tasarımı birimlerine yer veriyor. McKenn ve TBWA gibi ajansların in-house etkinlik ve deneyim bölümleri oluşturmaya başladı. Öte yandan Publicis Group’un bir sene reklam festivallerine katılmayarak tüm kaynaklarını yapay zekaya aktaracaklarını açıklaması Cannes Lions 2017’ye damga vurdu. Aslında festivallere katılmayacağına şaşırmalıyız, yapay zeka yatırımlarına değil. Çünkü reklam dünyası değişti. Artık kapalı kapılar ardında marka için bir dünya hayal edilmiyor. Zira sektörde her şey daha entegre hale geldi; anahtar kelimelerle arama motoru otomasyonu, mağazalarda oluşturulan deneyim alanları, sosyal medya fikir önderleriyle iş birlikleri önem kazandı. Doğru bir sosyal medya kampanyasıyla viral bir video sadece “share” tuşuyla milyonlara aynı gün içinde ulaşabiliyor. Bu nedenle sektörün geleceğini geleneksel iletişim araçlarında değil, insanlara deneyim sunarak reklamları insanlara yaptırmada görüyorum.
Before Sunset 2016 Porsche Cayman lansmanını deneyim sunma açısından hep örnek gösteririm. Daha önce görülmemiş deneyim sunan, kumdan yapılma bir 3D Porsche logosunun etkisi… Normalde sponsorlu bir Instagram postu paylaşmak için 15-20 bin lira alan ünlüler tarafından gönüllü paylaşılarak toplamda 4 milyon kişiye ulaşması, düşük bütçelerle tasarlanan deneyimin büyük TV reklamları karşısında nasıl başarılı olacağının canlı kanıtı.
Cannes’da çok beğendiğim projelerden bir tanesi de Under Armour’un dijital içerik ve gerçek zamanlı paylaşımı birleştirdiği Steph Curry kampanyası oldu. Dünyanın en iyi üç sayılık basket atan oyuncusu olarak gösterilen Curry’nin basketbol maçında attığı her basketle eş zamanlı olarak sosyal medyada önceden çekilmiş esprili bir video Under Armour sosyal medya hesaplarından yayınlandı. Toplamda 53 ülkede 130 milyon kişiye ulaşılan kampanya oldukça farklı bir girişim. Ama beni 2017 Cannes Lion’da en etkileyen iş ise Nike’ın gerçek bir deneyim alanı kurduğu ve Singapur’da gerçekleşen “Ultimate Stadium” oldu. Devasa ayakkabı şeklinde organize edilmiş dev led paneller eşliğinde herkesin kendi avatarına karşı karşıya geldiği kampanya gördüğüm en orijinal fikirlerden bir tanesi. Tura başlamadan yarattığınız avatarınız tüm stadyumu çevreleyen panellerle sizin önceki tur hızınıza göre sizinle yaraşabiliyor. İşte dünyanın verdiği mesaj bu: Ayak uydur ya da yavaş yavaş kaybol…
Tebrikler Eczacıbaşı İntema!
Dünyada deneyim alanı olan, sabit mekanları marka deneyimiyle buluşturabilen ender mekanlar var. Bunun çok başarılı bir örneğinin Eczacıbaşı İntema tarafından Kanyon Alışveriş Merkezi’nde yapılması beni çok gururlandırdı. Dünyada Heineken Experince, Hershey Las Vegas mağazası, M&M Las Vegas Mağazası ve Coca Cola Experince gibi birçok örneğini gördüğüm deneyimsel pazarlama alanlarına Türkiye’den de bir örnek katıldı. Kanyon içinde açılan mağazada İntema mutfak ürünleri sergilenirken, restoran ve workshoplar ile ürünün gerçek yemek yapımında deneyimlediği bir merkez oluşturuldu. Eczacıbaşı Kurumsal İletişim departmanı tarafından hayata geçirilen bu marka etkinlikleri, umarım workshop’lar ve dünya çapında baş aşçı şovlarıyla sürekli iletişimde tutularak yaşayan bir deneyim merkezi haline getirilir ki bizlere de gururla anlatacağımız bir Türk deneyim merkezimiz olur. Tebrikler Eczacıbaşı!