Başarılı olmak için mobil nesli tanımak şart
Mobil nesil doğduğu günden itibaren hayatında en azından internet olan, kendi kararlarını vermeye başladığı yaşlarda ise mobil internetle tanışan, teknolojiyle barışık bir nesil. Bu nesil Y kuşağı ve Z kuşağının bir karışımı… Fakat biz karmaşık tanımlamalara girmeden bu geniş kümeyi, bugün 25 yaşın altındaki nüfus olarak ele alıyoruz.
Mobil nesil önümüzdeki kısa dönemde nüfusumuzun çoğunluğunu oluşturacak. Şu an ekonomide çok fazla söz sahibi değiller, etkilerini yeterince hissetmiyoruz. Yeni yeni iş hayatına atılmaya, tüketici olmaya başladılar. 2003’te 0-14 yaş grubu nüfusun yüzde 28’iydi. 2013’e geldiğimizde 15-24 yaş grubu bu nesile eklenmiş oldu; oran yüzde 43’e yükseldi. 2023’te ise nüfusun yüzde 57’si mobil nesil kökenli olacak. Özetle, 10 sene sonra ise tüketicilerde de, iş çalışanlarda da ana kitleyi oluşturacaklar. Gelecekte başarılı olabilmek için mobil nesli yakın tanımak şart.
Öne çıkan özellikler
Turkcell’in Kalita Araştırma ile birlikte yaptığı Mobil Nesil Tüketim Alışkanlıkları odak grup çalışmalarının çıktılarına hızlıca göz atarak başlayalım:
➞ Kullandığı cihazla özdeşleşen mobil nesil aradığı şeylere çok hızlı ulaşmak istiyor ve bu konuda kendinden çok emin.
➞ Hayatlarında karmaşa değil basitlik ve sadelik istiyorlar. Dolayısıyla iletişimde kısa mesajları ya da görselleri tercih ediyorlar.
➞ Sosyal medya kullanımından edindikleri ani ve dürtüsel davranışı, herhangi bir şeyden sonuç almak söz konusu olduğunda da gösteriyor, sabırsız davranıyorlar.
➞ Eşsiz, farklı, özgün olmayı ve hayatı oyunlaştırmayı seviyorlar. Bu da, onlara ulaşmak isteyen markaları bunlara dikkat etmeye zorluyor.
➞ Standartlardan ziyade kişisel zevklerine uygun çözümler istiyorlar. Markaların müşteriye özel çözümlere yönelmesi bu nedenle önemli.
➞ Onlar için bilginin interaktifliği esas ve buna uygun olarak geri bildirimi çok önemsiyorlar.
➞ Dünyayı takip etme araçları olan sosyal medya, gün içinde onları pek çok farklı gündemle ve trendle tanıştırıyor ve onlar da buna hızla adapte oluyorlar.
➞ İnternet üzerinden takip ettikleri fikir önderlerinin yönlendirmelerini ciddi oranda önemsiyorlar. Markaların bu detayı atlamaması gerek.
➞ Mobil nesil ürünlerin yalnızca kalitesinden ya da işlevinden ziyade yaşattığı deneyime önem veriyor ve bunu yaşam tarzlarının bir uzantısı olarak görüyor.
➞ Mülkiyet anlayışları sahip olmak değil erişmek üzerinden şekillendiği için içeriklerin kendisinden çok, içeriğin erişildiği platform önem kazanıyor.
➞ Paylaşım kavramına küresel çapta yaklaştıkları için markaların yalnızca yerel değil küresel bir vizyonla hareket etmesi bir zorunluluk.
➞ Mobil nesil için gerçeklik, cep telefonlarından ya da tabletlerinden ulaştıkları kaynaklar ve bilgiler üzerinden şekilleniyor.
➞ İçinde bulundukları ruh hali ve deneyimle uyumlu olmayan mesajları gündemlerine almadıkları için, markaların yapması gereken onların anını yakalamak.
➞ Sosyal medyada hayat bulan kavramların değerini aldığı tık ve kazandığı takipçi sayısıyla ölçüyorlar ve kendilerine yakın hissettikleri şeyleri destekliyorlar.
➞ Süreçlerin tekdüzeliğini yenmek için oyunlaştırma unsuruna güveniyorlar. Dolayısıyla kampanyaların yarışma ya da puan toplama gibi unsurları barındırması gerekiyor.
➞ Akıllı cihazları sayesinde fiziksel ve sanal deneyimler tekilleştiği için, mobil alışveriş deneyimlerinin kesintiye uğraması onlar için bütün olarak bir aksama olarak algılanıyor.
Yöneticinin mobil nesil güncesi
Elbette bu durumun iş dünyası açısından önemli sonuçları var. Mobil neslin hem çalışan hem de müşteri olduğu bir dönemde şirketlerin iş yapış düzenlerini, ürün ve hizmetlerini, pazarlama stratejilerini ve hatta reklam dillerini bile onların ihtiyaçlarına yanıt verecek şekilde dönüştürmesi gerekecek.
Bu nesli tanımlayan en önemli özellik doğum tarihleri ya da yaşları değil, internetin var olduğu ve mobilleşme sürecine girdiği bir dünyaya doğmuş ve teknolojiyi çok iyi kullanabiliyor olmaları. Bilgiye erişimleri çok kolay ve bunun nasıl daha kolay hale getirileceği sorusuna büyük bir heves ve geniş bir vizyonla cevap arıyorlar. Bu açıdan erişmek; mobil neslin öğrenme, çalışma, hiyerarşi, üretim, verimlilik gibi çeşitli kavramları bugünkünden çok daha farklı kodlamasını sağlıyor. Bir ofis içinde çalışma gerekliliği iş hayatının çeşitli oyuncuları tarafından şimdiden sorgulanmaya başlamışken, çalışanların en az yarısının mobil nesil bireyler olduğu dönem geldiğinde, bulut bazlı teknolojiler çoktan norm haline gelmiş, sahiplik de yerini tamamıyla erişime bırakmış olacak.
Özgürlüğüne düşkün, hareketli, dinamik, çözüm odaklı ve yaratıcı kişiliğiyle öne çıkan mobil nesil interneti kablosuz ve mobil olarak kullanmak istiyor. Bilgisayar satışları düşerken tablet ve akıllı telefon satışlarının artması bunun en önemli göstergelerinden biri. Sosyal medyayı en temel iletişim araçlarından biri olarak kullanan mobil nesil bu nedenle mobil interneti de yaşamsal bir ihtiyaç olarak görüyor. Bütün bu gerçekler akabinde mobil nesil için akıllı telefon eşittir yeni bilgisayar diyebiliriz. Yakın gelecekte, iş süreçlerini dönüştürebilen şirketler çalışanlarına bilgisayar yerine sadece cep telefonu ya da tablet veriyor olacaklar.
Önceki nesillerin rekabet anlayışı, mobil nesille birlikte yerini ortak çalışmaya, birlikte üretmeye, fikir geliştirmek için dünyanın her yerinden çeşitli meslek ve yaşlardan insana fikir danışmaya bırakıyor. Bireysel olarak bilgiye neredeyse sınırsız bir erişimi olan mobil nesil, bir fikir ve ürünün ortaya çıkması noktasında tamamen yaratıcılığa ve kolektif düşünceye inanıyor ve geleneksel hiyerarşiyi bir kenara bırakarak, gelişim için herkesi ortak zekaya katkıda bulunmaya çağırıyor.
Mobil nesil etkisiyle gelecekte mühendislik ve iş dünyasında da işbirliği kültürü yaygınlaşacak. Şimdiden geniş çapta yankı uyandıran ve karşılık bulan benzer işbirliği çağrıları, mobil neslin işgücüne katılmasıyla birlikte şirketler arası, şirket içi ve şirket ile müşteri arası ilişkilerin, iletişimin, iş yapışın ve düzenin yeniden tanımlanacağının sinyalini veriyor. Teknolojinin sağladığı sanal işbirliği ürünleriyle yeni “biz” kavramının içinde kendine aktif bir rol biçen mobil nesil değer tasarlamak, yaratmak ve üretmek için ufacık bir çağrıya bile heyecanla yanıt veriyor.
Mobil neslin “biz” kavramına ne kadar önem verse de iş bununla bitmiyor. Bir bütünün parçası olmak, daha büyük bir değerle kendisini özdeşleştirmek, seçenek sahibi olmak ve çeşitlilik gibi kavramlar mobil nesil için belirleyici olmakla birlikte, ürün ve hizmetlerin onlara özel olması, ellerine geçen bir şeyleri kişisel beğenilerine göre şekillendirebilmeleri, kişisel tercihlerini ve duruşlarını yansıtacak birer objeye dönüştürebilmeleri onlar için çok büyük bir önem taşıyor. Bu durumu, “bana özel” ifadesiyle açıklamak mümkün. Bir değerin parçası olma konusundaki heyecanlarının ve özverilerinin karşılığını, özel ve biricik oldukları duygusunu tereddütsüz hissetmek ve yaşamak istiyorlar. Markalar tarafından tanınmak, bilinmek onlar için önemli. Bu noktada Büyük Veri’nin işlenmesi, kişiye özel teklif ve çözümler sunulması açısından kritik önem taşıyor.
Teknolojiyi bu kadar iyi kullanan mobil nesil bu özelliğini gelecekte de gitgide büyüyen bir avantaja dönüştürecek. Mobil internetle yayılan açık inovasyon, gerçek zamanlı ve birlikte yapma kültürü geleceğin mesleklerini ve bilgi toplumunu oluşturacak.
Ezberbozanlar
Mobil nesille ilgili yurtdışından birçok farklı başarı hikayeleri duyuyoruz. Peki, Türkiye’de durum nasıl? Ülkemizde de bu nesil farklı düşünme şekilleriyle, hayata özgüvenli yaklaşımları ve gerçekten dünyayı değiştirebileceklerine olan inançlarıyla çok iddialı geliyor. İsterseniz konuya gelecek ay kaldığımız yerden devam edelim.