Z kuşağı en çok oyun konuşuyor, en fazla YouTube’da zaman geçiriyor
Z kuşağını mercek altına alan 1 milyon 600 bin datayı ‘sosyal dinleme’ tekniği ile araştıran Teknosa, özellikle ebeveynlere ışık tutacak araştırma sonuçlarını Dijital Topuklar zirvesinin katılımcılarıyla paylaştı.
Bu yıl ikincisi düzenlenen Dijital Topuklar Zirvesi’nde “Z kuşağına Hitap Etmenin İncelikleri” oturumunun sponsoru olan Teknosa, 7-16 yaş aralığındaki çocukların dijital mecralarda kamuoyuna açık olarak paylaştığı 1 milyon 600 bin datayı inceledi. Teknosa’nın yaptığı araştırma ışığında, oturumda dijital dünyada çocukların varlığı, ilgi alanları, iletişim biçimleri ve güvenliği ele alındı.
Teknosa Pazarlama ve Strateji Direktörü Ayşegül Bahçıvanoğlu, zirveye ikinci yılında da destek vermekten mutluluk duyduklarını belirterek şunları söyledi: “Herkesi kucaklayan ve teknoloji ile buluşturan bir marka olarak Z kuşağının dijital dünyadaki tercihlerini, davranışlarını ve yetişkinlerin Z kuşağına bakışını sosyal dinleme metoduyla analiz ettik. Araştırmamızdan çıkan sonuçları da Dijital Topuklar Zirvesi aracılığıyla hem dijital dünyanın etkileyicileri hem de ebeveynlerle paylaşıyoruz.”
Z Kuşağının yüzde 97’si YouTube’da
Yapılan araştırmaya göre, dijital dünyanın içine doğup orada yetişen Z kuşağı, yüzde 97 oranı ile en çok YouTube’da varlık gösteriyor. Kendi yaşıtlarının günlük hayatını yakından takip eden bu nesil, günün trendlerine uygun olarak eğlenceli videolar üreten kanallara abone oluyor, sevdikleri oyunların videolarını izliyor.
Dijital dünyada çocukların konuştuğu konuların başında yüzde 38 oranı ile oyun başlığı gelirken, bu oran çocuğun oyun karakterleri ve oynadığı oyunlardan ne kadar etkilendiğinin de göstergesi oluyor. Z kuşağının diğer ilgi alanları ise yüzde 34 ile trendleri ve gündemi takip ettikleri Vlog’lar, yüzde 19 ile yaşıtlarının gündelik aktiviteleri, yüzde 6 ile oyuncaklar ve yüzde 3 ile çocuk kanalları olarak sıralanıyor.
Z kuşağı iletişimde mizahı öne çıkarıyor
Teknosa araştırmasında, Z kuşağının iletişim ve konuşma dilinde öne çıkan özellikleri de ortaya çıkıyor. Fenomenlerin yüzde 35’i spontane ve mizahi bir iletişim tonu tercih ederken, sırasıyla yüzde 28’i heyecanlarını belli eden, yüzde 25’i ikili konuşma şeklinde, yüzde 6’sı bilgilendirici ve yüzde 6’sı ise arkadaşlarıyla konuşur gibi samimi bir dil kullanıyor.
Çocukların iletişim içeriklerini kimin yönlendirdiği konusunda ise bir eşitlik söz konusu. Çocuklar, kendi içeriklerini üretmekte istekli olduğu kadar, aileler de aynı oranda onlara destek oluyor. Çocukların yüzde 37’si içerik konularını kendi üretirken, yüzde 37’si ailesinden destek alıyor. Geriye kalan yüzde 26’sı ise bu işi profesyonel olarak yapan kişiler tarafından yönlendiriliyor.
Dijital dünya gelişimi olumlu etkiliyor
Araştırmanın en dikkat çekici sonuçlarından birisi ise dijital dünyanın çocukların sosyal hayatına etkisi. Dijitalleşme, davranış biçimlerini değiştiriyor. Yüz yüze iletişimi kısıtlı hale getiren dijital dünya, yüzde 30 oranında çocukların sosyallik durumunu olumsuz etkilerken, çocukların gelişimi ve eğitimine olumlu katkısı ise yüzde 37 olarak belirleniyor.
Dijital dünya, okul hayatına yüzde 22 etki ederken, aile içi iletişim ve kültürel değişimlere etkisi yüzde 11 olarak görülüyor.
Yetişkinler tehlikelere karşı tepki veriyr
Yetişkinler, dijital dünyada aktif olan Z kuşağına dair endişe ve kaygılarını da sıklıkla paylaşıyor. Dijital ortamda “çocukların kullanılması” olarak tabir edilen yabancılar ile kontrol dışı iletişim, yüzde 77 oranıyla en fazla paylaşım alan konu olarak göze çarpıyor. Siber zorbalık olarak adlandırılan, dijital ortamda psikolojik etkileme durumu ise ebeveynler arasında yüzde 13 ile yine en çok konuşulan konular arasında. Bağımlılık tehlikesi ise genel kanının aksine yüzde 10 oranla son sıralarda yer alıyor.