Türk reklamcılığının beyin yakan reklam klişeleri
“Bu reklamı daha önce gördüğüme eminim!” biliyoruz bu cümleyi siz de defalarca kurdunuz. Türk reklamcılık tarihinde öyle klişeler vardır ki izleyiciyi dejavu hissiyle yakıp kavurur. İşte onlardan bazıları:
Çikolata reklamları: Tam bir görsel şölen… Bir yandan süt yukarıdan süzülürken diğer tarafta kakao sahneye girer. Karamel, fındık, fıstık neyse artık bu karışıma dahil olacak malzemeler şöyle hızlıca bir çarpışırlar… “İşte enfes, karşı konulamaz lezzet”
Şampuan reklamları: Hayatından bezmiş bir ablamız aynanın karşısında oflayarak sönük, aslan yelesi saçlarına bakarak iç geçirir. Bildiğiniz depresyon modundadır. Sonra saçlar, mevzu bahis marka şampuanla köpüklenir. Hokus pokus… Bir anda ahenkle dans eden hacimli saçlar… Tabi ablamızda özgüven tavan… Bütün erkeklerin gözü üstünde hatta bazıları abartıp ağaca, direğe toslar.
Ped reklamları: Kızımız beyaz pantolonuyla boy gösterir utana sıkıla… Sıradan pet ve reklama konu olan petin emiciliği mavi sıvı testiyle bir güzel karşılaştırılır. Bir diğer klişe ise “özgürlük”… X marka pet ile sınırsız hareket özgürlüğü! Özel olmayan günler de bile yapılmayacak hareketler büyük bir özgüvenle yapılı verilir.
Kireç önleyici tabletler : Evet, bildiniz kireçlenen rezistans… Mavi tulumlu usta ev hanımına “Ehh X markasını kullanmazsan olacağı bu” der gibi bir bakış atar… Sonra Türkiye’nin kireçli sularını harita eşliğinde anlatır dış ses. Ev hanımı artık aydınlanmanın zirvesindedir.
Bulaşık makinesi deterjanları: Elinde mikrofonla sokakta beliren marka yüzü hanımefendi yanına kameramanı ve boomcuyu da alır kapıları çalar… Ev hanımı, açar kapıyı ve “Aaa, siz miydiniz” der şaşkınlıkla. Hemen mutfağa gidilir ve içinde ne pişirildiği henüz kestirilemeyen yanan cam tepsi kadraja girer. Ne denediysem çıkmıyor diye dert yanan ev hanımımız. X markanın süper gücü karşısında hayretler içindedir artık. “Bundan sonra X markadan başkasını kullanmam” der.
Temizlik maddesi reklamlarındaki karşılaştırma klişesi: Tamam, sizin marka çok daha iyi leke çıkarıyor olabilir ama diğerini de o kadar gömmeyin. Has marka “göz kamaştıran beyazlık” sunarken diğeri hiç yıkanmasaymış daha iyiymiş hissiyatı uyandırır.
Diş macunu reklamları: Diş doktorunun muayenehanesinde geçen hassas diş konulu diyalog… Hastalarıma bu markayı öneriyorum deyiverir elindeki ürünü tüketiciye sunarken. Diğer klişe yumurtanın fırçalanması… Evet, biraz eski ama hala iş yapıyor…
Ağda ve epilasyon aleti reklamı: Uzun pürüzsüz bir çift bacak ve o bacaklardan aşağı süzülen bir parça tül veyahut ipek kumaş…
Makarna reklamları: Kamera tencereyi üstten çekerken (burada buhar faktörü önemli) bütün çubuk makarnaları tutam halinde ve dairesel olarak dikine tencereye koyarak yayılmasını sağlamak. Estetik ama klişe…
Acılı cips reklamları: Paket açılır, bir ısırık alınır… Aman tanrım o da ne! Tüketici kıpkırmızı olmuştur. Ağzından alevler çıkarır. Aynı ürünü evde yeseniz “Bu mudur?” der köşenize çekilirsiniz…
Süt reklamları: İneklerin çayır çimen gezmesi… Reklamda oynayanların dudaklarının üst kısımlarının süt olması… Sempatik bile değil. Kocaman insanlarsınız dimi ama…
Tıraş bıçağı ya da köpüğü: Adamımız banyoda tıraşını olmuştur. Aynadan kendine bakarken “ovvv bu ne yakışıklılık” bakışı atarken içeri güzel bir kadın girer ve adamımızı öpüverir.
Dondurma reklamları: Güzel ve seksi ablamız evin kapısından içeri adım atar, elindeki dondurmanın ambalajını hışımla açarak sağlam bir parça koparıverir. “Karrtttt” diye bir sesle kulaklarımız çınlar. Kendini kanepeye atıverir… Tüm seksapalitesiyle bir ısırık daha alır. Haz, şehvet… Neyse…
Ramazan sofraları: Her marka için aynı konsept… Kalabalık bir aile masası elden ele uzatılan mevzu bahis markalı ürünler. Patlayan topun sesi…. İftarını yalnız açmak üzere oturmuş yaşlı bir çifte ani baskın… Her ramazan şaşmadan aynı kareler
Elbette reklam sektörü de bulun farkında. Hatta kimi kampanyalarıyla bu klişeleri öyle tiye alıyorlar ki ortaya tadına doyulmaz ürünler çıkıyor. İşte onlardan bazıları:
https://www.youtube.com/watch?v=pz0cg9nIECM