Sosyal medyada minimalist dönem
Dünyada en az 2,5 milyar insanın kullandığı, devrimlerin itici gücü, markaların dört elle sarıldığı sosyal medya kabuk değiştiriyor. Zira Y kuşağının öncüsü olduğu minimalist trend sosyal medyaya da sıçramış durumda. Artık çok daha az hesap açıyor, yalnızca yakın çevremize konuşuyor ve “bizden” olan markaları dinliyoruz. Peki, bu yeni trend ne anlama geliyor? Markalar sosyal medya minimalizmine nasıl tepki verecek?
Haber: Efe Daşman
Bir Apple Store’a girdiğinizde gözünüzün önüne gelen manzarayı hayal edin… Geniş bir boşluk, göz yormayan ışıklar, duvarların kenarına sıkıştırılmış ürünler ve ayakaltında dolaşmayan çalışanlar… Dünyanın en büyük teknoloji üreticisinin minimalist dizaynı aynı zamanda marka başarısının da önemli bir parçası. Zira dijital dönüşümün yönlendirdiği dünyada insan beyninin dikkat kapasitesi her geçen gün azalıyor. Dolayısıyla etrafımızda daha az materyal barındırıyoruz. Şimdilerde bu trendden sosyal medya da nasibini alıyor.
Ne kadar az o kadar “cool”
Sosyal medyada minimalist yaklaşımlar artık markaların tünelden önce son çıkışı. Markalar son dönemde sosyal medya hesaplarını kitle iletişimi için bir mecra olmaktan sıyırıp marka kimliğini yansıttıkları minimalist tasarımlar haline getiriyor. Bu paradigma değişiminin altında yatan en büyük sebeplerden biri sosyal medya sitelerinin erişim oranlarını her geçen gün kısması. Artık Facebook ve Instagram gibi araçlardan kitle iletişimi yapmak çok daha pahalı. Bununla beraber mecra ve marka yığını arasında markaların sıyrılması eskisi kadar kolay değil. Dolayısıyla markalar artık sosyal medya hesaplarını belli bir kesime yönelik marka-tarz-uyum ekseninde yapıyor. Zira günümüzde artık sosyal medya kullanıcıları markaları “tarzına uyuyorsa” takip ediyor.
Farklı kanallardan farklı mesajlar için büyük sosyal kampanyaları yerine tek bir kanalda benzer sosyo-ekonomik kümelerin takip ettiği influencer’lar üzerinden viral paylaşımları son zamanlarda çok daha sık görür olduk. Çünkü bugün Twitter’da hesaplarını korumalı hale getirenlerin oranı yüzde 12, Instagram’da yüzde 28’e çıkmış
durumda ve bu oranlar her geçen gün artıyor. Veri güvenliği de sosyal medyada minimalist yaklaşıma bir başka gerekçe olarak gösterilebilir. Statistica’nın gerçekleştirdiği araştırmaya göre Cambridge Analytica skandalı sonrasında her yüz kişiden biri hesabını silerken yüzde 4’ü Facebook’u kullanmayı bıraktı. Araştırmanın ilgi çekici bir diğer sonucuysa yüzde 18’inin Facebook’u daha az kullanmaya başlaması. Sosyal medya hesaplarının ortalama takipçi sayılarında da gözle görülür bir değişim söz konusu. Ortalama bir Twitter kullanıcısının takip ettiği kişi sayısı 350 iken bu rakam Instagram’da 265’e iniyor. Sosyal medyanın etki alanının daralması takipçi sayılarına da yansıyor.
Minimal ol ya da yok ol
Tüm bu rakamlar sosyal medya uygulamalarının her gün artan yeni kullanıcı sayılarına gölge düşürmese de ajansların 100 bin takipçiye sahip dev sosyal medya hesapları yerine maksimum 10 bin takipçili niş influencer’lara yönelmesi değişimin en büyük göstergesi. Tüketicilerin hem kendi hayatlarını hem de sanal ortamı kalabalıktan sıyırdığı bu dönem markalara yeni bir şey söylüyor: Ya minimal hale gel ya da mecra yığını arasında yok ol… İnsanların erişim ve paylaşım alanlarını daralttığı dönem geçici mi yoksa büyük bir dönüşümün öncüsü mü olacak? İşte bunu zaman gösterecek…