Pandeminin “panikdemi”ye dönüşmemesi için sağlıklı iletişim yönetimi şart
Dünya Sağlık Örgütü tarafından pandemi ilan edilen Corona virüsü (COVID-19) salgınında hepimizin önceliği, insan sağlığı tabii ki. Ancak salgının yayılımını engellemek ve kontrol altına almak için; devlet yöneticileri, kamu ve özel sektör ile bireyler olarak tıbbi açıdan alınması gereken tüm önlemler kadar, sağlıklı iletişim yönetimi de bir sorumluluk ve etik bir mecburiyettir.
Hepimizin iyi bildiği üzere; bir krizi yönetirken öncelikle durumu iyi analiz etmek gerekir.
Bu krizde; virüsün tanısının yapılamaması, dolayısıyla korunma yöntemleri ve tedavisinin bilinmemesi, sağlıklı kişilerde belirti göstermemesi, virüsün mutasyona uğrayarak çoğalması ve olağanüstü bir hızla yayılması nedeniyle süper dinamik / değişken bir ortam oluştu.
Diğer yandan Corona virüsü – COVID 19 salgını, Dünya Sağlık Örgütü tarafından pandemi ilan edilmeden önce “infodemi” de üst seviyeye ulaşmıştı.
Bu durum hem idari hem de iletişim yönetimi açısından risk analizlerinin sağlıklı yapılamamasına neden oldu. Karar vericilerin fazlasıyla rahat veya çok ürkütücü olmak üzere iki uçta söylemlerini bu dinamik etkiledi ve etkilemeyi sürdürüyor.
Pandemi’nin “panikdemi” haline dönüşmesini engellemek çok önemli. Asılsız bilgi salgını ve ölçüsüz duygu seli hastalık kadar büyük tehlike arz etmekte.
Güvenilir bilgi kaynağı bu bağlamda çok önemli. Bu krizde; Dünya Sağlık Örgütü, Sağlık Bakanlığı ve Bilim Kurulu’nun açıklama ve yönlendirmelerine göre hareket etmemiz gerekiyor.
Bir yandan karar vericilerin;
- Toplum sağlığını korumak için idari ve operasyonel karar almanın yanı sıra
- Şeffaf ve zamanında doğru bilgi paylaşımı yapmaları
- Bireysel ve toplum psikolojisini sağduyulu yönetmeleri
- Sürdürülebilir yaşam döngüsünün sürekliliğini sağlamak için tedbir ve proaktif aksiyonları hayata geçirmeleri ve ekonomik değer zincirini korumaları gerekiyor.
Diğer yandan bireyler olarak; güvenilir otoritelerin açıklama ve yönlendirmelerine göre üzerimize düşen tüm yükümlülükleri istisnasız i yerine getirmek sorumluluğumuz.
Kurum/kuruluşların ise paydaşlarının sağlığını ve güvenliğini önceliklendirdiği bu süreci yönetirken;
- Kriz stratejik ve müdahale ekiplerini oluşturması
- Doğru bilgi için ulusal ve uluslararası güvenilir mercilere itibar etmeleri
- Risk analizini otorite bildirileri ve veriye dayalı yapmaları
- Çalışanlarını ve ekosistemlerindeki yakın paydaşları eğitmeleri
- En kötü senaryoya göre en üst seviyede kriz müdahale planlarını hazırlamaları
- Ancak durumun gerektirdiği kadar aksiyon almaları (Kararların erken hayata geçmesi, sürdürülebilir yaşam döngüsüne geç kalınmış aksiyonlar kadar zarar verebilir)
- İletişim stratejilerini ve bilgilendirme kanallarını doğru tespit etmeleri
- Dinamik süreçte sık sık durum değerlendirme yapmaları
- Durumun seferberlik gerektirdiğinin bilincinde olarak iş birliği yapmaları
- Süreci ciddiyet ve hassasiyetle ancak sağduyulu, sakin ve soğukkanlı yönetmeleri
- Ekonomik ve sosyal fayda üretmeyi sürdürmeleri
Sağlıklı iletişim yönetimi için gerekenler bunlar. Dikkatli olunması gereken maddeleri bir kez daha özetlemekte fayda görüyorum:
- Kaynağı itibarlı olmayan verilere güvenilmemesi
- İspatlanmayan bilginin, dedikodunun internet, sosyal medya ortamında veya kulaktan kulağa yayılmaması için özen gösterilmesi
- Bugünkü verilerle geçmiş iletişim kararlarını değerlendirip anlamsız ve haksız eleştiri yapılmaması
- Krizi yönetirken dahi paniğe kapılmadan ve paniğe yol açmayacak şekilde davranış sergilenmesi
- Toplum sağlığı korunurken sürdürülebilir yaşam için gereken tüm unsurlar içinde ekonomik döngünün etik kurallara sadık kalmak koşuluyla korunması
Sağlığımızı korumak için gösterdiğimiz çabaya ilaveten iletişim açısından da büyük bir sorumluluk taşıdığımız asla unutulmamalı.
Işıl Arıdağ