KSS’de klişe kriz yarattı!
Kurumsal iletişimde “sosyal fayda iletişimi” gün geçtikçe yükselen bir trend. Ancak “Bir elin verdiğini diğer el görmemeli” anlayışının kabul gördüğü bir toplumda “iyiliğin reklamı olur mu?” Pazarlama dünyası son dönemde bu sorunun yanıtına odaklanmış durumda. Zira kurumsal sosyal sorumluluk adına yapılan kimi çalışmalar, uygulanan yanlış iletişim stratejileriyle bir anda dev krizlere dönüşebiliyor.
Marketing Türkiye’de Nisan sayısının kapağında “Sosyal Fayda İletişimi”ni kapağına taşıyarak bu netameli konuyu sayfalarında tartışmaya açtı.
Marketing Türkiye Nisan sayısının raflarda yerini almasından bir gün sonra, yani 2 Nisan Perşembe günü gerçekleşen bir toplantıda yaşananlar konunun ne denli hayati bir önem taşıdığını bir kaz daha ortaya koydu. Söz konusu toplantının ev sahipliğini gerçekleştiren P&G Türkiye, Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi (TMOK) ile birlikte başlattığı “Olimpik Anneler” projesi kapsamında “Türkiye’nin Spor Kültürü” araştırmasının sonuçlarını açıkladı. Kampanya kapsamında hazırlanan üç reklam filminin de ilk defa görücüye çıktığı toplantıda P&G Türkiye ve Kafkasya Yönetim Kurulu Başkanı Tankut Turnaoğlu oldukça yüksek frekanslı bir tanıtım çalışması yapacaklarını ifade etti. Ancak Turnaoğlu tüm ısrarlı sorulara karşın tanıtım bütçesinin ne kadar olduğunu açıklamadı. Ardından yapılan araştırmada Türk halkının yüzde 75’inin ücretsiz olarak spor salonlarına gitme olanağı olmasına karşın bu olanağı değerlendirmediği ifade edilince basın mensupları araştırma sonuçlarına itiraz etti. “Biz de ülkenin birçok bölgesini geziyoruz ancak daha okullarda bile spor salonu olmadığını görüyoruz” diyen basın mensuplarına TMOK Başkanı Prof. Dr. Uğur Erdener yanıt verdi. Erdener her ne kadar Türkiye’deki ücretsiz spor salonlarının yeterli olduğunu ancak kullanılmadığını ifade etmeye çalışsa da gazetecileri tatmin etmesi pek mümkün olmadı.
Toplantıda ortamı geren konulardan biri de “Olimpik Anneler” projesi kapsamında yapılan çalışmaların eğitimle sınırlı olmasıydı. Yine gazetecilerden gelen “Ciddi tanıtım bütçeleri ayırdığınız bu çalışma kapsamında anneleri motive etmek için başka neler yapıyorsunuz?” sorusuna P&G Türkiye ve Kafkasya Yönetim Kurulu Başkanı Tankut Turnaoğlu’nun “Bir de Olimpik Anneler rozeti veriyoruz” yanıtını vermesi toplantıda gülüşmelere sebep oldu.
Sonuç olarak P&G Türkiye’nin projesi geniş tanıtım kampanyasına karşın içeriğinin tatmin edici olmaması nedeniyle eleştirilerin hedefi oldu.
Knorr’dan yanıt var
Yine Marketing Türkiye’nin Nisan sayısında derginin Haber Müdürü Ferruh Altun baş yazısında şunları dile getirmişti: “Her sattığı ürün için Türk Kızılay’ına bir kase çorba bağışlayacağını söylüyor Knorr. Bunu duyurmak için de yüksek bütçeli bir reklam kampanyası yapıyor. Bağışlanan şey bir kase çorba! Oysa Anadolu kültürü ‘Sağ elin verdiğini sol el bilmemeli’ diyor… Yanlış düşünüyorsam Knorr bizi bilgilendirsin…”
Konuyla ilgili Knorr’dan gelen yanıtı olduğu gibi yayınlıyoruz.
“1 Nisan 2015 tarihinde “Hem İçimiz Hem Kalbimiz Isınsın” bağış projemizle ilgili kaleme almış olduğunuz yazınıza istinaden sizinle projemizle ilgili bazı detayları paylaşmak istedik.
Dünyanın 87 ülkesinde her gün 320 milyon insanın hayatına dokunan Knorr olarak, tüm dünyada gerek toplumsal gerekse çevresel alanlarda katma değer yaratan, bu sorunlara dikkat çeken ve farkındalık yaratan projeler gerçekleştiriyoruz. Dünyamızı küçük dokunuşlarla daha iyi bir yer yapabileceğimize inanıyoruz.
Bir gıda markası olarak, toprağın cömertçe sunduğu kaynakları gelecek nesillere aktarabilmek amacıyla gerçekleştirdiğimiz projelerin yanı sıra lezzetli ve besleyici yiyeceklerin herkes için ulaşılabilir olması gerektiğine inanıyor ve bu konuda farklı çalışmalara imza atıyoruz.
Türkiye’de de Türk Kızılayı’nın işbirliği ile başlattığımız Hem İçimiz Hem Kalbimiz Isınsın projemizle, yeterli ve dengeli yemek öğününe ulaşamayanlara gıda sağlanmasına destek vermeyi amaçladık.
Soğuk kış günlerinde ihtiyaç sahiplerinin içini ısıtmayı hedefleyen projemiz kapsamında; satıştan bağımsız olarak Türk Kızılayı aşevlerine, aşevlerinin 1 yıllık toplam çorba ihtiyacından daha fazlasını karşılayan 1,5 milyon kase çorba bağışında bulunduk. Bununla birlikte projemizi daima bir paylaşım, bir köprü platformu olarak kabul ederek hem Türk Kızılayı aşevlerine dikkat çekmek hem de gıda yardımı konusundaki farkındalığı artırmak amacıyla tüketicilerimizin de dahil olabileceği bir kurguda hazırladık. Türk Kızılayı’na taahhüt ettiğimiz 1,5 milyon kasenin dışında, bu rakamın üzerine çıkan her satışımız için tüketicilerimiz adına bağışımızı sürdürdük.
Bu yöndeki farkındalığın geniş kitlelere yayılması, küçük büyük demeden bağış kültürünün tekrar hatırlanması ve Türk Kızılayı’na bağışın kurumsal veya bireysel herkes için özendirici olması adına projemizle ilgili TV reklamları aracılığıyla bir iletişim başlattık. Mutluyuz ki projemize toplumumuzun her kesiminden oldukça olumlu tepkiler aldık. Tüketicilerimizin şirketimizden bağımsız olarak oluşturduğu toplu bağış mekanizmaları ile projemize destek olması, bizleri gururlandırdığı gibi amacımıza ulaşma noktasında önemli yol kat ettiğimizi de düşündürdü.
Bu bilgiler ışığında amacımızı anlatabilmiş olmayı umar, projemize gösterdiğiniz ilgi için teşekkür ederiz.
Saygılarımızla,
Knorr Türkiye”
Yanıtın tatmin edici olup olmadığı kamuoyunun takdiri…