
Beyaz yakalının sessiz çığlığı: “Tükenmişlik”ten kaçış var mı?
Pandemiden miras kalan hibrit sistemler, iş-yaşam dengesine esneklik getireceği umuduyla kurgulandı. Ancak sonuç, beklentilerden oldukça farklı oldu. Giderek silikleşen mesai sınırları, 7/24 ulaşılabilir olma zorunluluğu ve artan performans baskısı, beyaz yakalı çalışanlar arasında derin bir tükenmişlik krizine yol açıyor. Dünya Sağlık Örgütü’nün de resmi olarak tanımladığı bu durum, artık sadece bir ruh hâli değil; yönetilmediği takdirde hem bütünsel sağlık hem de kurumsal verimlilik açısından ciddi sonuçlar doğurabilecek bir kriz…
Dünya Sağlık Örgütü (WHO) tarafından da resmen tanımlanan tükenmişlik sendromu, artık “geçici bir ruh hâli” değil; duygusal tükenme, işle ilgili zihinsel mesafe ve düşük verimlilik gibi semptomlarla karakterize edilen kronik bir stres bozukluğu. Acıbadem Life Sağlıklı Yaşam Hizmetleri’nden Uzm. Psikolog Cansu Çelik, bu durumun özellikle beyaz yakalılar arasında yaygınlaştığını vurguluyor:
“Modern iş yaşamında çoklu talepleri karşılamaya çalışan çalışanlar, özellikle dijital bağlantı hâlinde geçirilen sürenin artmasıyla birlikte zihinsel olarak yıpranıyor. Esnek modeller, bir yandan özgürlük sunarken diğer yandan özel yaşamla iş yaşamı arasındaki sınırları belirsizleştiriyor. Bu da uzun vadede tükenmişliğe neden oluyor.”
Kaçış var mı?
Tükenmişlikten kaçışın yollarından biri, son yıllarda gözlemlenen önemli bir dönüşümle kendini gösteriyor: Influencer ekonomisi. Çelik, beyaz yakalıların tükenmişlik nedeniyle daha özgür bir çalışma hayaliyle içerik üreticiliğine yöneldiğini belirtiyor. Ancak bu yeni kariyer yolunun da göründüğü kadar “hafif” olmadığını ifade ediyor:
“Sosyal medyada görünürlük kazanmak ve özgür çalışmak için influencer olan birçok kişi, çok geçmeden başka bir tükenmişlik döngüsünün içine giriyor. Sürekli üretim baskısı, algoritma savaşları ve takipçi beklentileri gibi faktörler, bu alandaki bireyleri de ciddi bir zihinsel yorgunluğa sürüklüyor. Araştırmalar, influencerların yaklaşık yüzde 70’inin tükenmişlik semptomları gösterdiğini ortaya koyuyor.”
Kurumsal ve bireysel müdahale şart
Uzm. Psikolog Çelik, hem kurumlara hem de bireylere bu süreci yönetmek için önemli sorumluluklar düştüğünü belirtiyor. Kurumsal anlamda, sağlıklı sınırlarla kurgulanan esnek modeller, ruh sağlığını önceleyen insan kaynakları politikaları ve psikolojik dayanıklılık eğitimleri ön plana çıkarken; bireysel düzeyde de dijital detoks, sosyal destek ağları ve profesyonel psikolojik destek önem taşıyor.
“Zihinsel yorgunluk, artık sadece bir sektörün değil; çağın arka plan sesi. Bu sessizliğe çözüm, farkındalık ve yapısal değişimle mümkün.”