Benim için sinema bir restoran, diziler ise sadece bir büfe
Öncelikle şu anda içinde bulunduğumuz film setini konuşalım. Bize biraz set ortamından bahseder misiniz?
Burada yapımcılığını Erler Film’in yaptığı Hayat Sana Güzel filminin inşaat sahnelerini çekiyoruz. Filmin başrol oyuncusu Şevket Çoruh çok zengin ve ünlü bir müteahhit… Panik atak ve hastalık hastası bir karakter… Günün birinde doktorunun bir telefon konuşmasını çaktırmadan dinleyip kendisinin öleceği sanrısına katılıyor ve bütün hayatı değişiyor. Burada çektiğimiz sahne de filmin ikinci sahnesi. Araplara, yaptığı inşaatları satmaya çalışıyor. Şevket Çoruh bu sahneler için mavi lens ve sarı peruk taktı. 8 yıllık Arka Sokaklar macerasından sonra böyle bir fiziksel değişim içine de girdi. Bizimle son 3 yıl içinde yaptığı üçüncü film. Kendisiyle iyi anlaşıyoruz. En son sanırım Şener Şen filmleri vardı. Milyoner, Değirmen, Namuslu… Biraz komikliği gerçekliği alt metne itip toplumsal mizahı da alta yerleştirip haber hikâyesi tarzında bir film olacak. Komedi dozu yüksek ancak ülkemizdeki bu müteahhit çılgınlığını eleştiren bir film yapma peşindeyiz…
Televizyon sektörüne yön veren dizilerden bahsedelim. Her adım başı yerli dizi iken sizi neden bu alanda göremiyoruz?
Sinema benim için bir restoran… En kötü menü bile olsa size özel bir şey bulabilirsiniz. Ancak diziler büfe… İyi de olsa kötü de olsa hamburger yiyorsunuz. Bir filmin tüketiliş biçimi üretiliş biçimini belirler. Bedava olan bir izlencenin dinamikleriyle 15-20 TL’ye aldığınız filmin dinamikleri farklı olmak zorunda… Ben dizi izlemiyorum. En geçerli nedenim de bu büfe-restoran mantığının dışında 90 dakikalık süre ayırdığım bir işte giriş-gelişme sonuç bölümünü almak istiyorum. Bir hafta daha bunun için beklemek istemiyorum. Eğer çok seversem bir filmi tekrar izleyebilirim. Her dizi aslında bir remix oluyor. Her hafta da remix dinlemek çok sağlıklı bir şey değil… Ama her film kendi içerisinde bir bütün… Ve siz her hafta farklı bir film izleyerek kişisel gelişiminize daha çok hizmet etmiş olabilirsiniz.
Murat Şeker röportajının tamamını Marketing Magazine’in 1 Ağustos sayısında okuyabilirsiniz.