Reklamcılar Derneği’nin geçtiğimiz ay yayınladığı Türkiye Tahmini Medya ve Reklam Yatırımları 2018 Raporu sektörün uzun süredir çözemediği pek çok sorunu da gözler önüne seriyor. Rakamlar sektörün büyümek bir yana, potansiyelinin tam 3 buçuk kat altında kaldığını ve bu makus talihini bir türlü aşamadığını gösteriyor. Dijital mecranın güven sorunu, günbegün daralan reklam bütçeleri, sektörün yeni reklamveren yaratmadaki yetersizliği ve elbette hızla yok olan yazılı basın yatırımları… Peki, reklam sektörü bu sorunlarla nasıl baş edecek? Sektörün potansiyeline ulaşması için atması gereken adımlar neler?
“Empati kurabiliyorsanız, iyi bir CMO olabilirsiniz”
Turkcell’in yeni Pazarlama Genel Müdür Yardımcısı Ömer Barbaros Yiş alışılmışın dışında bir CMO… Dedesinin “İşinde başarılı olmak istiyorsan müşteriye yakın olana yakın olacaksın” öğüdünü iş hayatının merkezine koyan Yiş, “İyi bir CMO öncelikle iyi bir insan olmalı, empati yapabilmeli. Bunlar olunca başarı da geliyor” diyor. CMO olduktan sonraki ilk söyleşisini Marketing Türkiye’ye veren Yiş ile hem telekomonükasyon sektörünün dününü, bugününü hem de Turkcell’in gelecek hedeflerini konuşurken “İyi bir CMO”nun da profilini çıkardık”.
Tüketicinin orta yaş krizi!
Kariyer ve aileye adanan yıllar, ertelenen hayaller, zaman içinde gelen fiziksel değişimler ve elbette o derin “geç kalmışlık hissi…” 40’lı yaşlarına gelmiş bir insanın kendisiyle ve bedeniyle en büyük imtihanın başlangıcı olarak kabul ediliyor orta yaş evresi. İç sorgulamalarla ve pişmanlıkla belirsiz bir hayalin ya da amacın peşinden gitmeye meylin arttığı bu evrede tüketim alışkanlıkları da yeniden şekilleniyor. Peki, orta yaş krizindeki tüketiciler hayata nasıl bakıyor? Bu dönemde tüketim alışkanlıkları, marka tercihleri nasıl şekilleniyor?
Dolaysız markalar devlere kafa tutuyor
Onlar için yeni dünyanın yeni markaları demek hiç de yanlış olmaz… Mağazaları, perakende kanalları yok… Sınırsız üretim kapasitesi, sonsuz mağaza ve raf sayısı, her türlü ürün ya da hizmeti 7/24 kapıya teslim edebilme ayrıcalıklarına sahipler. Tüketici deneyimineyse “takıntılı” denebilecek kadar önem veriyorlar. Dijital platformlardan tüketiciyle doğrudan ilişki kuran “dolaysız markalar” dev markalara kafa tutup hatırı sayılır pazar paylarına hükmediyor. Peki, dünya devleriyle yarışan “dolaysız markalar”ı bu denli güçlü kılan ne? Onlarla rekabet etmek için geleneksel markaların neler yapması gerekiyor?
2019’un Yeme-İçme Trendleri
Yeme-içme sektörü baş döndürücü bir değişim sürecinden geçiyor. Çağın ruhunu yakalayan markaların inovatif yaklaşımları pazarı da yeniden şekillendiriyor. Hizmette amaç sadece yemek olmaktan çıktı, tüketici odaklı girişimler ön plana alındı. Artık sağlıklı yiyecek ve içecekler tüketicinin deneyimine daha fazla sunuluyor, daha çok talep görüyor. Genç nesle hitap eden modern görünümlü yerel kafeler dev kahve zincirlerine rakip oluyor… Marketing Türkiye, IoX Digital ve Userspots tarafından hayata geçirilen “Trend Blenders”ın “Yeme-İçme Trendleri Raporu” sektördeki değişimi gözler önüne seriyor.
Jenerik olunmaz jenerik doğulur
Sektör yaratan ve zaman içinde ürettikleri ürün segmentine ismini veren jenerik markalar, liderlikleriyle alanlarında vizyon yaratırken pazarın sert koşullarında bile inovatif yaklaşımlarla rakiplerinden farklılaşmayı başarıyor. Ancak pek çok avantajına karşın jenerik olmak “ölümsüz marka” olmak anlamına gelmiyor. Peki, bu ciddi avantajı sürdürülebilir başarıya dönüştüren markaların pazarlama sırları neler? Köklü geçmişlerine karşın genç kalmayı başaran jenerik markalar bunu nasıl başarıyor?
“Private label”ın altın çağı
Son dönemde ülkece yaşadığımız ekonomik süreç kuşkusuz tüketicinin ürün satın alma davranışında da değişime neden oldu. Bu konjonktürde yükseliş gösteren sektörlerin başındaysa kuşkusuz “private label” geliyor. Bugün Türkiye’de satılan her 5 üründen 1’i private label ürünlerden oluşuyor. Sektör 2018 yılında cirosunu yüzde 70 artışla 50 milyar TL büyüklüğe taşımayı başardı. Peki, private label pazarı hangi dinamikler sayesinden böylesine hızla büyüyor? Sektör temsilcileri pazarı büyütmek adına ne tür adımlar atıyor? Tüketicilerin private label ürünlerden beklentileri neler?
Yeni bir alışveriş deneyimi: İstanbul Havalimanı
Geleceğin havacılık üssü olma yolunda ilerleyen İstanbul, misafirlerine mükemmel hizmet sunmayı hedefleyen, yolcu deneyimini üst boyutlara taşıma konusunda iddialı bir havalimanına kavuştu. Havacılık için yeni bir dönemi müjdeleyen İstanbul Havalimanı aynı zamanda perakende alanlarıyla yolcular için de başlı başına bir satın alma deneyimi vadediyor. Peki, İstanbul Havalimanı alışveriş deneyimi açısından ziyaretçilere neler sunuyor?
“Türkiye’nin sos uzmanıyız”
Türkiye’nin en büyük ketçap, mayonez ve sos üreticisi Assan Foods, 4 kıtada 30’dan fazla ülkeye ihracat yapıyor. Her yıl yüzde 60 büyüyerek yoluna devam eden Assan Foods’un Genel Müdürü Hakan Koçoğlu hem private label alanında hem de Colorado, Kingtom ve Oba markalarıyla yurt içi ve yurt dışı pazarlarda işlerini iki kat büyütmeyi hedeflediklerini söylüyor. Kibar Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ali Kibar’ın wasabili mayonez sosunun da fikir babası olduğunu kaydeden Koçoğlu, “Wasabili mayonez sosu müşterilerimizden büyük beğeni topladı” diyor.
Açıkhavanın yeniden keşfi
Dijitale entegre olup programatik uygulamalarla yükselişe geçen açıkhava adeta altın çağını yaşıyor. Geçtiğimiz yıl gerçekleştirilen reklam yatırımları da bu durumu doğruluyor. Zira 2018’de yüzde 5 büyüyen açıkhava reklam pastasından aldığı yüzde 10,3’lük payla artık en çok yatırım yapılan üçüncü mecra konumunda. Peki, açıkhavadaki bu yükselişin altında yatan nedenler neler? Hangi unsurlar açıkhavayı reklamverenler için vazgeçilmez kılıyor?
Günseli Özen: Nisanın adı Adana mı olsa?
Ali Saydam: İlle de fenomen olacaklara…
Detayları ve daha fazlası Marketing Türkiye Mayıs sayısında sizleri bekliyor.
Abone Olmak İçin Hemen Tıklayın!