
Starbucks, Sivas Hafik’teki boş tarlaya neden mağaza açtı?
Haritalar uzun yıllar boyunca yalnızca bir noktadan diğerine gitmeyi kolaylaştıran araçlardı. Ancak kullanıcıların yorumları, fotoğrafları ve davranışlarıyla haritalar artık sadece yolları değil, markaların hikayelerini de tarif etmeye başladı.
Bugün dijital haritalar, markalar için sadece bir yön bulma aracı olmaktan çıkıp, fiziksel varlıklarının ötesine uzanan güçlü bir algı alanı haline geldi. Haritalarda doğru ve etkili bir şekilde yer almak, kullanıcıların beklentileriyle uyumlu bir deneyim yaşamalarını sağlamak marka imajının önemli parçalarından biri.
Peki, bir zincir markanın şubesi, dijital haritalarda kullanıcıları boş bir tarlaya yönlendirirse ne olur?
Sivas Hafik’teki Starbucks vakası, bu sorunun en canlı örneklerinden biri oldu. Google Haritalar’da yanlış işaretlenmiş bir Starbucks konumuna güvenerek yola çıkan kullanıcılar, bekledikleri kahve kokusu ya da tanıdık mağaza tasarımıyla değil, bomboş bir tarlayla karşılaştılar.

Starbucks’tan yaratıcı bir yanıt
Çoğu marka bu gibi durumları göz ardı etmeyi tercih ederken, Starbucks farklı bir yol izledi. Kullanıcıların sesini duyan marka, yaşanan hatayı bir fırsata dönüştürerek Sivas Hafik’teki bu “yanlış konumu” yaratıcı bir deneyime çevirdi. Hatalı konumun bulunduğu noktada bir günlüğüne gerçek bir Starbucks deneyimi sundu.
“Bir günlüğüne Starbucks Sivas Hafik’te” mottosuyla gerçekleştirilen bu hamle, kullanıcıların tepkisini olumluya çevirirken markaya samimi, mizahi ve dinleyen bir marka imajı kazandırdı.
Bu deneyim, kullanıcıların ilgisini çekmekle kalmadı; aynı zamanda markalara yönelik beklentilerin ne kadar yüksek olduğunu da ortaya koydu. Olay sonrasında yapılan yorumlar bu durumu çok net şekilde özetliyor:
- “Ben de hemen memleketime bir konum ekliyorum, bari oraya da açın.”
- “Bir günlük olması üzdü.”
Aslında bu durum, dijital dünyada markaların karşılaşabileceği en önemli gerçeklerden birini sembolize ediyor…
Eğer haritalar doğru yönetilmezse, kullanıcıların zihinlerinde oluşan beklentiyle sahadaki gerçeklik arasında kaçınılmaz olarak bir “boşluk” ortaya çıkar. Ve bu boşluk, markaya duyulan güvenin zedelenmesine ve algının istenmeyen bir şekilde şekillenmesine neden olabilir.
Starbucks o boşluğu yalnızca bir günlüğüne de olsa doldurdu. Ancak asıl mesele, bu boşlukların hiç oluşmamasını sağlamak. Çünkü dijital konumlar yalnızca birer koordinat değil, markaların zihinlerdeki adresidir. Bu adresi doğru yazmayanlar ise her gün yeni bir “boş tarlada” tüketici beklentisiyle karşılaşma riskiyle karşı karşıya kalabilir.
Peki ya sizin haritalarınız?
Kullanıcılar haritada sizin markanızı aradıklarında tam olarak neyle karşılaşıyor? Markanızın şubeleri farkında olmadan “boş tarlalara” yönlendiriyor olabilir mi?
Dijital lokasyon yönetimi platformu Truemap’e göre, konumlara “pin” adı verilse de, bunlar yalnızca küçük birer nokta değil. Çünkü artık mesele sadece “orada olmak” değil; doğru yerde, doğru şekilde görünmek. Haritadaki yeriniz, müşterinizin zihnindeki yerinizi belirliyor. Bu yüzden mesele, sadece haritada yer almak değil. Orada; doğru bilgilerle, güncel görsellerle ve özenli bir dijital vitrinle var olmak. Çünkü unutmayın, kullanıcıların sizi bulduğu yer, markanızla kurdukları ilişkinin başladığı yerdir.