Araştırmalar seçim sonuçlarını manipüle etti mi, etmedi mi?
10 Ağustos Pazar günü yapılan Cumhurbaşkanlığı Seçimi’nde araştırma şirketlerinin seçimi manipüle ettiğine yönelik siyasi parti liderleri demeçler verdi, çok sayıda basın yayın kuruluşu da bu iddialara yönelik haberler yaptı. Marketing Türkiye olarak biz de konuyu sektörün uzmanına, Türkiye Araştırmacılar Derneği (TÜAD) Başkanı Vural Çakır’a sorduk.
TÜAD Başkanı Vural Çakır,araştırma şirketlerinin yaptığı çalışmaların, seçimleri manipüle etmesinin mümkün olmadığını söyleyerek sözlerine başlıyor.
Seçmen karar mekanizmasının, çok sayıda değişkenin bileşimiyle oluştuğuna dikkat çeken Çakır şunları söylüyor: “Bu, bir seçmenden diğerine de farklılık gösterir. Duygusal nedenler, rasyonel nedenler, çevre faktörleri… Aynı bilgi, her seçmende farklı tepkiye yol açabilir.Örneğin, bir parti oyunun çok gözükmesi, rakip parti seçmeninde moral bozukluğu yaratabileceği gibi, bu partinin seçmeninde de motivasyon düşmesine yol açabilir. Medyada yayınlanan araştırma sonuçlarına göre incelemeler yapıp oy davranışını değiştiren seçmen sayısı çok düşüktür. Bunların da davranış yönü aynı değildir. Bu konuda yapılan bütün ampirik çalışmalar da araştırma sonuçlarının oy davranış değişikliği yaratmadığını göstermiştir. Bizim herkese tavsiyemiz, araştırmayı seçmen davranışlarını öğrenmek ve kendi politikalarını gözden geçirmek için kullanmaları ve bunun için de TÜAD üyesi şirketlerle çalışmalarıdır.”
Geçtiğimiz dönemde yaptıkları çalışmalar neticesinde araştırma ve veri toplama kavramları konusunda medyada bir haberdarlık yaratmayı başardıklarını dile getiren Çakır, “Ancak, yine de almamız gereken önemli bir yol olduğunu gördük. Bazı medya mensupları araştırma şirketlerinden anket şirketi diye bahsedebiliyor. Artık anketin sadece bir veri toplama tekniği olduğunu, araştırmanın ise birçok veri toplama tekniğini de içinde barındıran bütünsel bir faaliyet olduğunu anlayabilmiş olsalardı daha sevinirdik” diyor. Çakır, araştırma faaliyetiyle medyumluk faaliyetini birbiriyle karıştıranların da olduğunu vurgulayarak, bazı medya mensuplarında görülen bilgi eksikliğinin giderilmesi ve araştırma algısının güçlendirilmesi için herkese çok iş düştüğünü dile getiriyor.
Çakır, araştırmaların haber içeriklerinde ve reklamlarda, topluma doğru bilgi aktaracak şekilde kullanımını teşvik etmek ve araştırmanın toplumu yanıltıcı bir ticari veya siyasi propaganda aracı olarak kullanılmasını engellemek amacıyla bir yılı aşkın bir süredir çalışmalar yaptıklarını anımsatıyor ve profesyonel ve doğru araştırma kullanımının yaygınlaşması için önerilerini şöyle sıralıyor: “Araştırmayı yapan şirket TÜAD üyesi mi? TÜAD etik kurulu işleyişine tabi mi? Araştırmayı yapan şirketin uluslararası bir denetim kuruluşu ve TÜAD işbirliği ile verilen GAB (Güvenilir Araştırma Belgesi) var mı? Düzenli bağımsız denetime tabi mi? Araştırmayı yapan şirket, araştırmaya özel olan ISO 20252 kalite belgesine sahip mi?”
Çakır son olarak, araştırmanın kimin adına yapıldığının ve kim tarafından finanse edildiğinin bilgisinin kamuoyuyla paylaşılması gerektiğini vurguluyor ve “Sonuçları, kamuoyuyla paylaşılabiliyorlarsa, kimin için yapıldığını da kamuoyunun bilmeye hakkı var” diyor.